Uğur Dündar Sözcü Gazetesi

Mussolini niçin çok konuşuyordu?..

Yıl, 1983… 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında komünistlikle suçlanan aydın ve sanatçılara yönelik cadı avı tüm hızıyla sürüyor. 4 Haziran sabahı, bir cezaevi arabası Sultanahmet’teki...

14 Şubat 2016 | 745 okunma

Yıl, 1983…
12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında komünistlikle suçlanan aydın ve sanatçılara yönelik cadı avı tüm hızıyla sürüyor.
4 Haziran sabahı, bir cezaevi arabası Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi’ne bu sanıklardan ikisini getiriyor.
Birbirine zincirle bağlı, tek tip cezaevi giysileri içindeki tutuklular, jandarma gözetiminde 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonuna çıkarılıyor.
Sanıklar ve avukatların yerlerini almalarıyla birlikte mahkeme başkanı kimlik tespitine geçiyor.
Sanık; Müjdat Gezen!..
Türk Tiyatrosu’nun büyük oyuncusu, mizah ustası Gezen ayağa kalkıyor.
Sanık; Savaş Dinçel!..
Muhteşem oyunculuğunun yanı sıra, ressam ve çizer olarak da haklı bir üne sahip bulunan (merhum) Dinçel de ayağa kalkıyor.

* * *

Yüzlerine okunan iddianame ile sanıkların, Müjdat Gezen’in 1978’de yazdığı, Savaş Dinçel’in resimlediği “Çizgilerle Nazım Hikmet” kitabıyla komünizm propagandası yapmak ve hükümetin manevi şahsiyetini tahkir etmekten 21 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
Ancak mahkeme heyeti “Türkiye’de yargıçlar var” dedirten tarihi bir kararla, daha ilk celsede beraatlarına hükmediyor.

* * *

Tutuklanıp zindana atılmak, mahkeme salonuna zincirlenerek getirilmek ne kadim dostum Müjdat’ın, ne de genç yaşta kaybettiğimiz değerli kardeşim Savaş Dinçel’in
Nazım Hikmet sevgisini olumsuz yönde etkileyemiyor.
Tam tersine, onların Nazım’ın büyük bir yurtsever ve eşsiz bir şair olduğuna dair inançlarını perçinliyor.

* * *

Müjdat’ın Nazım sevgisi öylesine büyüktür ki sözcüklerle anlatılamaz.
Örneğin Moskova’ya ne zaman gitse, mutlaka Nazım’ın mezarını ziyaret eder. Sonraları bununla da yetinmedi. Mezarını getiremedi ama, oradan aldığı toprağı, Ziverbey’deki Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin bahçesindeki ağaçlardan birinin dibine koydu. Ayrıca bahçenin en görünür köşesine bir Nazım Hikmet büstü yerleştirdi.

* * *

Gelelim “Nazım’dan kimler korkar ve bu büyük şairi kimler sevmez“ sorusunun cevabına;
Yorum yapmayalım ve sözü, geçirdiği kalp rahatsızlığından sonra “En büyük kahramanlık, öleceğini bile bile yaşamaktır” diyen eşsiz ustaya bırakalım:

* * *

TARANTA-BABU’YA SEKİZİNCİ MEKTUP

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yılkı atları susuzluktan ölüyorlar!.. 04 Eylül 2024 | 1.895 Okunma 30 Ağustos Zaferi, ölüm ve sürgünden kurtuluşun, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun adıdır!.. 30 Ağustos 2024 | 2.222 Okunma Vergi denetimleri düşük gelir grubundaki yurttaşlara mı yapılıyor?.. 28 Ağustos 2024 | 2.381 Okunma İklim krizinin ülkemiz üzerindeki ölümcül etkilerinin farkında mısınız?.. 22 Ağustos 2024 | 1.327 Okunma Olimpiyat halkalarındaki renkler neden ayrımcılık anlamına geliyor?.. 10 Ağustos 2024 | 2.032 Okunma