Yaşamı 1946 yılında, Diyarbakır’ın yoksul semtlerinden olan Ali Paşa Mahallesi’ndeki toprak damlı, taş evlerin birinde başladı.
Henüz altı yaşında iken babasını kaybetti.
Tüm kardeşleri ile birlikte artık yetimdi.
Elektriğin olmadığı bu küçük evde tüm aile barınmak zorundaydı.
Dönemin koşulları çok zordu.
Evlerin ve öğrencilerin en büyük lüksü, yakıtını bulabildikleri sürece fitilli gaz lambalarıyla aydınlanmaktı.