“Sevgili Uğur Ağabey,
Türkiye’deki 31 Mart seçimi hem seçim öncesi kullanılan lisan, hem
de seçim sonrası AKP’nin ve seçimden sorumlu kurumlarımızın
davranışı ile beni büyük bir üzüntüye sürükledi. ‘Niçin
medeni bir seçim yapmaktan aciziz’ diye düşündüm.
Seçimden önce kullanılan dil, nesnel tartışmayı
bilmemekten, nesnel tartışmada yenildiğimiz zaman bunu kabul edecek
görgü ve kendine güvenden yoksun olmaktan
kaynaklanmaktadır. Bunun da temelinde bilim eğitimi
almamış olmak yatar. Bilim yanlışları eleyerek ilerler.
Yanlışını kabul etmeyen bilimde bir adım ileri
gidemez. Toplumca bunu öğrenmemiz lazım.
★★★
Seçimden sonra yenilen AKP’nin ve YSK gibi seçimden sorumlu kurumlarımızın davranışı da yine nesnel düşünememenin bir sonucu gibi geliyor bana. Kazanamadığın bir mücadeleyi, başka yollardan kazanmaya kalkmak; bunun asla ortaya çıkmayacağını sanmak ve toplumun bunu hiç düşünmeden kabulleneceğini düşünmekten geçiyor. Hele Anadolu Ajansı’nın yaptığı çocukları dahi kandıramayacak bir şey! O kurumumuzu yönetenler bunu bilmeyecek kadar aptal değiller. Bu tür davranışlar, otoriteden korkmanın bir sonucudur. Evde babasından korkan, okulda öğretmeninden korkan çocuk, toplum yaşamına katıldığı zaman da karşısında gördüğü otoriteden korkar! Çünkü ne kendi başına düşünmeyi, ne de kendi başına karar almayı öğrenmiştir. Böyle insanlar problem çözemedikleri için bilim de yapamazlar, mutlu ve tatmin edici bir hayat da süremezler, çünkü bilimsel düşünmeyi hiç öğrenmemişlerdir.
★★★
California Üniversitesi (UCLA) öğretim
üyelerinden meşhur toplumsal psikolog Robert B.
Edgerton (1931-2016) bu tür bireylerden oluşan toplumlara
‘Hasta Toplumlar’ demişti. ‘Sick
Societies’ adlı bu eserini Buzdağı Yayınları
‘Hasta Toplumlar’ olarak Türkçe de yayımladı. Sanırım
ülkemizi geliştirmenin ilk adımı, bunu engelleyen toplumsal
rahatsızlıkları teşhis ve tedavi edip bilimsel düşünceye giden
yolları açmak olmalı…
Sevgi ve saygılarımla ellerinden öperim.
Celal.”
★★★