“…Suriye’ye gidip dönen bir gazeteci “Libya’da,
Mısır’da diktatörleri deviren mücahitler şimdi Suriye’de
çarpışıyorlar!’’ demiş.
Bu kişilerin “Cihat’’ için Suriye’de
olduklarını söylemiş!
Oysa tarafsız uzmanlar, Arap Baharı rüzgarlarının esmeye başladığı
ilk günden beri, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu yeniden şekillendiren
projenin sahibinin Amerika’nın önderliğindeki bazı Batı ülkeleriyle
İsrail olduğunu söylüyor.
Ortadoğu’daki operasyonda ise başta Suudi Arabistan olmak
üzere Katar, Emirlikler ve Türkiye, bu ülkelerin yanında yer
alıyor.
Esad’ın devrilmesinin hedeflendiği süreçte başrolü, Türkiye
üstleniyor.
Görünen o ki, Irak’tan sonra Suriye de
bölünecek.
Sonuçta bu talihsiz coğrafyanın gerçek kazananı, emperyalizm
olacak!
Büyük Önder Atatürk’ün emperyalizmle ilgili düşüncelerinin ne kadar
doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkacak…”
* * *
Sevgili okurlarım, bu satırları 2012’de, SÖZCÜ’de çalışmaya
başladıktan birkaç ay sonra köşemde yer alan bir yazımdan
özetleyerek alıntıladım.
Zira o sırada Türkiye’yi yönetenler hep “Esed iki aya
kalmayacak gidecek”, “Yaşadığımız coğrafyanın kutsal topraklarında
Osmanlı bizim tarafımızdan yeniden inşa edilecek”, “Bölgede
haberimiz olmadan kuş bile uçamayacak”, “En büyük oyun kurucu
Türkiye olacak” diyorlardı.
Kibrin zirvesinden olaylara bakanlar Atatürk’ün
“Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini hatırlatanlara
gülüyorlardı.
Suriye politikasındaki büyük yanlıştan dönülür ümidiyle sunulan
düşünce ve yazılarla alay ediyorlardı.