Sevgili okurlarım,
ABD, Fransa ve İngiltere, Şam yönetimini, Duma’daki muhalif grupları zehirli gazla katletmekle suçlayarak, 14 Nisan’da Suriye’ye karşı “cezalandırıcı” ve “caydırıcı” bir hava saldırısı düzenledi. ABD liderliğindeki bu operasyonla, “kimyasal silah üreten tesisler, komuta kontrol merkezleri ve Hizbullah ile İran kökenli milislere ait hedefler” vuruldu. Operasyondan sonra Savunma Bakanı Mattis, “Bu yıl kullandığımız silahlar geçen yılki saldırıdan iki misli güçlüydü, ama, harekâtımızı sadece kimyasal silah hedefleriyle sınırladık” diyerek, saldırının Esad rejimini yıkma amacını gütmediğini söyledi. Esad rejimine yöneltilen suçlamaları reddeden Rusya ile İran ise bu olayın Batı tarafından düzenlenen kirli bir tezgâh olduğunu ileri sürdü. Rusya, provokasyonun arkasında İngiliz istihbaratının bulunduğunu özellikle vurgulama ihtiyacını duydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Astana sürecindeki ortaklarına karşıt bir tutum sergileyerek saldırıyı alkışladı!
Akıllı füzelerle gerçekleştirilen saldırının hayli karanlık noktaları bulunduğu gibi, ciddi siyasi ve askeri yankılarının olacağı da anlaşılıyor.