Herkes onları konuşuyor.
Konuğu ülke gündeminin en önemli maddeleriyle ilgili görüş
belirtirken alaycı kahkahalar atan, ya da dostlar alışverişte
görsün kabilinden çağırdığı muhalefetin belediye başkan adayına
soru yönelttikten sonra hiç susmayan ağzını mitralyöz gibi
kullanıp, mermi hızıyla fırlattığı sözcüklerle iki laf söylemesine
imkan bırakmayan yandaş sunucular dillerde!..
İsimleri
önemli değil, ama kağıt üzerinde önemli konumları var.
Kimisi televizyon yöneticisi, kimi de haber başkanı!..
Ama mesleki kursların daha ilk derslerinde öğretilen kurallardan
bihaberler!
★★★
Bundan 50 yıl önce televizyonculuğu öğrenmek için, devlet
bursuyla gönderildiğimiz İngiltere’de, mesleğimizin saygın okulu
BBC’deki “röportaj” dersinde, karayollarındaki işaretler gibi,
yıllar geçse de asla değişmeyecek şu gerçeği öğrettiler:
“Röportaj konuğunuz görüşlerini paylaşmadığınız, oyunuzu
vermeyi hiç düşünmediğiniz bir siyasetçi veya toplumun çoğunluğunun
eleştirdiği bir kişi olabilir. Eğer siz röportaja başladığınızda
onu seyircinin gözünde daha da zor duruma düşürmek için suçlayıcı
sorularla köşeye sıkıştırmaya çalışırsanız, bilin ki o değil, siz
kaybedersiniz! Bırakın bir siyasetçiyi, o kişi, suçluluğu herkes
tarafından bilinen biri bile olsa ‘mağdur’ duruma düşürülmek ona
kazandırır. Çünkü seyircinin psikolojisi mağduriyet yaşayanı
korumaktan yanadır!..”
★★★
Size bu sözlerimi doğrulayan çarpıcı bir örnek vereyim:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye
Başkanlığı’na aday olmuş, çok geçmeden haber merkezlerine
hakkında ihbarlar yağmaya başlamıştı. Arkadaşları toplayıp
“Tüm adaylara eşit davranın, bel altı vuruşlara asla
yönelmeyin, dolduruşa gelmeyin” diyerek uyardım. Çünkü
arayanlar, özellikle Erdoğan’la ilgili ihbarlarda bulunuyor, en
başta da kaçak evde oturduğunu öne sürüyorlardı. Nitekim rakip
kanallardaki meslektaşlardan biri, kendisiyle canlı yayında yaptığı
röportaja bu bomba (!) gibi soruyla başladı. Soruyu yöneltiş biçimi
ve yüz ifadesinden, onu köşeye sıkıştıracağından emin olduğu
anlaşılıyordu.
“Belediye başkanlığına aday oluyorsunuz ama kaçak evde
oturuyorsunuz” demeye getirdiği sorusunu bitirdiğinde
gülerek dinleyen Erdoğan “Ne var bunda? İstanbul”un yarısı
kaçak!.. Bunları biz yapmadık ki! Ama bu duruma bir son verebilmek
için başkanlığa aday olduk. Ben sizin bu soruyu sormadaki amacınızı
biliyorum” gibisinden bir şeyler söyledi.
Mağrur edalı meslektaş hiç beklemediği anda ters yumruk alan
boksöre dönmüştü!..
★★★