Çok söyledik, çok uyardık, yurt sevgisiyle testi
kırılmadan önce yapılması gerekenleri anlatmaya çalıştık.
“Türkiye Cumhuriyeti’ni ayakta tutan anayasa ve hukuk
sistemini kırıp dökmeyin, daha çok demokrasiden ve parlamenter
sistemi güçlendirmekten korkmayın” dedik.
* * *
Güzel ve yalnız ülkemizi bekleyen tehlikelerin bertaraf edilme yolunun birlik ve bütünlükten geçtiğini… Parlamenter demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlarıyla tıkır tıkır işlemesi halinde Türkiye’mizin, emperyalizmin hedefindeki bu coğrafyada göz kamaştıran bir ışık gibi parıldayacağını… Hukukun üstünlüğü ilkesine dört elle sarılmanın devletimize ve bütünlüğümüze kastedenleri caydıracak en etkili uygulama olacağını… Bunlar yapıldığında dünyada kalıcı adres arayan sermayenin kısa vadeli sıcak para kazançları aramaktan vazgeçip, üretim ve istihdama yönelik uzun vadeli yatırımlar için geleceğini… Arazi ve yapı rantı peşinde koşmanın, ülkemizi borçlandırarak yol, köprü, kanal vs. gibi üretim, istihdam ve ihracata doğrudan katkısı bulunmayan projelerde ısrar etmek yerine, ekonomide acilen yapısal reformlara yönelmenin, ileri teknoloji hamlesinin…” zorunlu olduğunu duyurmaya uğraştık.