Sevgili okurlarım,
Geçen hafta Ankara’da son derece önemli diplomatik gelişmeler olurken, “Zeytin Dalı Harekatı” bölgesinde de tansiyonu olağanüstü yükselten olaylar yaşandı.
Bilindiği gibi Türkiye ile ABD arasında ilişkiler kopma noktasına gelmişti. İşte bu kritik süreçte ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ile Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu arasında kapalı kapılar ardında yaklaşık üç buçuk saat süren bir toplantı yapıldı. Ardından dışişleri bakanları tekrar buluştular ve iki saatlik bir görüşmeden sonra ortak bir açıklama yayınladılar. Bundan hemen sonra Reuters Haber Ajansı, Suriye Ordusu’na bağlı “Halk Güçleri”nin Türk Ordusu ve ÖSO ile savaşmak üzere Halep’ten Afrin’e geçtiklerini duyurdu. Türk kamuoyunun “Şimdi bir de Suriye’yle mi savaşacağız?” diye telaşlandığı bir ortamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile yaptığı telefon görüşmelerinden sonra Afrin’e doğru yol alan Suriye bayraklı askeri konvoyların durdurulacağı açıklandı. Bu konvoylardan biri de Türk topçusunun ateşi üzerine geri çekildi. Tüm öngörüleri doğru çıkan bilge diplomat, emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ ile yapacağım iki günlük söyleşinin ilk bölümünde Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekatı perspektifinden hareketle bu karmaşık durumu analiz edeceğiz. İkinci bölümde ise, Türk-ABD ilişkilerinin son durumunun yanı sıra Ortadoğu’da her an patlayabilecek savaş ihtimalini ele alacağız. Hemen belirteyim; bu tehlikeli durum, Tahran-Şam-Hizbullah hattı ile, İsrail-ABD Siyonist ittifakı arasında giderek artan yüksek gerilimden kaynaklanıyor.