Sevgili okurlarım,
Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile müzakerelerin geçici olarak
dondurulmasını öneren bir karar alacağının belli olduğu gergin
ortamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özbekistan dönüşü uçakta
gazetecilerle sohbetinde,“Türkiye'nin Şanghay İşbirliği
Örgütü (ŞİÖ) içinde yer alması fikrini, Kazakistan Cumhurbaşkanı
Nursultan Nazarbayev ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le
görüştüğünü” açıklaması, birden “Türkiye
yüzünü Asya'ya mı çeviriyor?” tartışmasını gündemin
ön sıralarına taşıdı. ŞİÖ otoriter
devletlerin oluşturduğu, daha çok sınır çatışmalarını ve terörizmi
önleme konularına odaklanan, güvenlik merkezli bir
yapıya sahip. Örgüt, geliştirmek istediği ortak ticaret alanı
hedefinde de henüz yol alabilmiş değil. Bu bakımdan, AB ile aynı
işlevi yapan ve onun yerini doldurabilecek bir kuruluşa
benzemiyor.Buna karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan ŞİÖ'yü, sanki
AB'nin yerini alabilecek ciddi bir seçenekmiş gibi
değerlendiriyor.
Bu nedenle bilge diplomat, Emekli Büyükelçi Şükrü
Elekdağ ile yapacağımız söyleşide “ŞİÖ Türkiye için
bir alternatif mi?” sorusuna net bir yanıt arayacağım.
Sayın Elekdağ, Türkiye ŞİÖ'ye üye olursa ne kazanır,
ne kaybeder?
TÜRKİYE BİRÇOK ALANDA YIKICI ZARARA UĞRAR
ŞÜKRÜ ELEKDAĞ (ŞE): Ben ülkemizin jeostratejik konumu ve dünya jeo-ekonomik merkezinin giderek Asya'ya kayması nedeniyle, Türkiye'nin ŞİÖ ile yakın bir diyalog ve Asya ülkeleriyle mümkün olduğunca yoğun ilişkileri içinde bulunmasını makul ve gerekli bulurum. Ancak ŞİÖ ile “tam üyelik”, Türkiye'nin ulusal çıkarlarıyla uyumlu olmayan yükümlülükler üstlenmesini ve yeni bir dünya bakışı benimsemesini zorunlu kılar. Son sözümü baştan söyleyeyim. Türkiye'nin tepkisel bir davranışla, yani AB ile ilişkilerinde yaşadığı sorunlar ve düş kırıklığı nedeniyle ŞİÖ'ye üye olması, akla zarar bir davranıştır!.. Çünkü bu sadece bir dış politika değişikliği değildir. Türkiye'nin 200 senelik Batı'ya yönelme sürecinin tersine çevrilmesi anlamına gelir. ŞİÖ'ye tam üyelik statüsü NATO üyeliğiyle kesinlikle bağdaşmaz. Bu bakımdan ŞİÖ'ye üyelik, Türkiye'nin NATO ve AB ile ilişkilerinin kesilmesine yol açar ki, bu da Türkiye'nin Batı dünyasından kopması anlamına gelir. Bu durumda da Türkiye, ekonomi, siyasi ve güvenlik alanlarında yıkıcı zararlar görür.