Tüm öngörüleri doğru çıkan bilge diplomat, Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ'dan AKPM'nin Türkiye kararıyla ilgili çarpıcı değerlendirme: Sevgili okurlarım, Türkiye 1949 yılından beri üyesi olduğu, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak amacıyla kurulan Avrupa Konseyi tarafından “sabıkalı demokrasiler” listesine alındı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) 25 Nisan'da yaptığı oylama sonucunda Türkiye'yi “siyasi ve hukuki denetim” sürecine dahil etme kararı aldı. Bu kararla Türkiye demokrasisi 2'nci ligden 3'üncü lige düştü. Yani Türkiye şimdi, denetim altında bulunan Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan, Sırbistan, Bosna-Hersek ve Moldova ile ayni kategoriye girmiş bulunuyor! Cumhurbaşkanı Erdoğan karara, “Siyasidir, kabul etmiyoruz” diyerek tepki gösterdi. Başbakan Yıldırım ise Avrupa Konseyi ile Avrupa Birliği'nin (AB) birbirlerinden tamamen farklı kuruluşlar olmalarına karşın, bunları birbirine karıştırıp; “Çok haksız, maksadını aşan bir karardır, şiddetle kınıyorum. Bu işten belki Türkiye bir kaybeder ama AB iki kaybeder” dedi. Tüm öngörüleri doğru çıkan bilge diplomat, Emekli Büyükelçi Sayın Şükrü Elekdağ'a, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni yapan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni kuran Avrupa'nın saygın kurumu AKPM'nin bu çok önemli kararını nasıl yorumladığını sordum. AKP ÜLKEMİZİ 13 YIL GERİYE GÖTÜRDÜ ŞÜKRÜ ELEKDAĞ (ŞE): Avrupa Konseyi'nin Türkiye'deki demokrasi ve hukuk standartlarındaki aksaklıklarla ilgilenmesi, 15 Temmuz'daki başarısız darbe girişimi sonrasında AKP iktidarının OHAL ilan etmesi ve hükümetin bu kapsamdaki yetkilerini çok geniş bir surette, Türk Anayasası ile evrensel hukukun izin verdiği sınırlamaları çiğneyerek kullanmasıyla başladı. Avrupa Konseyi, ülkemizde birbirini izleyen dev boyutlu tutuklama dalgalarına, hukuk ve adaletin ayaklar altına alınmasına, yargıya güvenin yerlerde sürünmesine, hapishanelerin ne ile suçlandıklarını bilmeyen ve aylarca yargılanmalarını bekleyen on binlerce tutukluyla dolup taşmasına seyirci kalamadı. Bugünlerde AKPM'yi eleştirerek yerin dibine batıranların, 2008 yılında AKP aleyhine kapatma davası açılınca ilk başvurdukları uluslararası kuruluşun AKMP olduğunu unutmamaları gerekir… Nitekim AKPM, o günün şartlarında tüm siyasi parti başkanlarının imzaladığı bir bildiri yayınlayarak AKP'nin kapatılamayacağı hususunda Türkiye'ye güçlü bir mesaj vermişti. Bu sefer de, Türkiye'de başta yargı olmak üzere demokratik kurumların ciddi sorunlar yaşadığını gören Avrupa Konseyi'nin duruma müdahil olma gereğini duyması kurallarına ve kuruluş