Türkiye’de ilk alkol ve madde bağımlılığı tedavi merkezi
(AMATEM) eski Sağlık Bakanlarından merhum Dr. Yıldırım Aktuna’nın
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimliği
sırasında, 1983 yılında açıldı.
Aktuna atandığında hastane, insanlık suçlarının işlendiği,
sözcüklerle anlatılamayacak kadar kötü koşulların hakim olduğu bir
toplama kampı gibiydi.
Öyle ki çam koruluğu içindeki
bahçenin gözden ırak yerlerinde, tavanından zemine kadar demir
parmaklıklar olan, camı çerçevesi kırılmış, çırılçıplak kadın ve
erkek hastalarla dopdolu koğuşlar vardı. Hastaların niçin
çırılçıplak oldukları sorulduğunda “Bunlar üzerlerinde
giysi tutmuyorlar. Zincirsiz olarak da ancak böyle
durabiliyorlar” deniliyordu. Yıllardır orada yaşamalarına
karşın hiç doktor yüzü görmeyen, yakınları tarafından da aranıp
sorulmayan hastalar öldüklerinde cesetleri tıp fakültelerine
kadavra olarak gönderiliyor, böylece defin işlemine de gerek
kalmıyordu!..
★★★
Duymuşsunuzdur. Koyunların su ihtiyaçları için ağıllarda
“yalak”lar vardır. Unutulmuş bir koğuşa hapsedilen hastalar
da “yalak”lara benzer yerlerden su içiyor, ayrıca dışkılarını da
oraya yapıyorlardı!..
Bunları iddia olarak yazmıyorum.
Devrim sırasında TRT kameralarıyla çektiğimiz belgesel görüntülere
ve yaptığımız röportajlara dayanarak belirtiyorum.