ALMANYA Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in durumun “ciddi bir kriz” olduğunu resmiyete döken açıklaması henüz gelmeden, Ankara’da diplomatik nabzı iyi tutan bir arkadaşım “Ekonomik adımlar gelecek gibi” dediğinde; “hiçbir ülke o kulvara çekmek istemez” diye yanıtlamıştım. Ancak Almanlar epey kararlı görünüyor. Bu konuda neredeyse tüm partilerin, “sert bir politika izlenmesi” konusunda siyasi bir birlik ve mutabakat içinde olmaları, daha da fazlasına; bunun tüm Avrupa Birliği politikası haline dönüşmesi olasılığı var.
Almanya, Türkiye ile kabaca 35 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip. 2005’ten bu yana Türkiye’de yapılan doğrudan yatırım miktarı ise 8.7 milyar dolar. En yüksek döneminde 5.5 milyon turist gönderen bir ülke.
Peki nedir Türkiye’nin risk alanları?
Almanya, özel kesime yasak ya da ambargo gibi doğrudan ekonomik kısıtlama adımları yerine, olasılıkla önce savunma gibi siyasi kararla ihraç ettiği ürünleri kısıtlayacak görünüyor. Ekonomik ve ticari alandaki adımlar, özel kesime yasak koyma biçiminde olmayacaktır. Ancak “sinyal etkisi”, sadece Alman iş kesimine ve yurttaşlarına değil Avrupa ve hatta Japonya’ya uzanan bir coğrafyada etkili olabilir. Asıl, Almanya tutumunu Avrupa Komisyonu’na taşırsa ve de benimsenirse en başta, hali hazırda Türkiye’ye 9.5 milyar Euro’luk fon sağlamış olan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile Avrupa Yatırım Bankası (EIB) gibi kurumların fonlarının akışına blokajlar söz konusu olabilir.