CUMHURBAŞKANI Erdoğan, ilk kez 2016’da dile getirdiği “altınla borçlanma-ödeme” düşüncesini son dönemde yeniden seslendiriyor.
“Dolarla sürekli olarak dünya bir kur baskısı altında kalıyor. Devletleri ve milletleri bizim bu kur baskısından kurtarmamız lazım” diyerek, dolarla borçlanma yerine altın borçlanma modelini öneriyor.
Altın fiyatlarındaki yakın geçmiş fotoğrafına bakmak aydınlatıcı olabilir. Şu sorudan hareketle; acaba AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 sonunda 100 TL karşılığındaki bir miktarda altın borçlanmış olsaydık bu yıl mart ayında geri ödüyor olsak ne ödeyecektik? Ya da o kadar altını ödemek için ne kadar TL ödememiz gerekecekti? Yanıtı 980 TL.
Tek başına Türkiye değil, diğer ülkeleri koyarak; kendi ülkesinde ulusal parası ile 100 birimlik altın borcu olanın bugün ne kadar ödeyeceğine bakılsaydı gelişen ülkeler içinde de şampiyonluk bu 10 katlık artışla Türkiye’ye ait görünüyor.
Altın önerisi tek başına bir rezerv tutma, saklama önerisi olsaydı; politik bir tercih olarak görülebilirdi. Bunu yapan ülkeler var; Çin ve Rusya son yıllarda rezervlerindeki altın miktarını hızla yükseltiyorlar.
Sorun şurada; altınla borçlanma ve altınla ödeme günümüz finansal sisteminde yeri istikrarlı olan bir yol değil.