Bunun tablosu, Dünya Bankası’nın önceki gün yayımladığı “Savaşın Bedeli” (The Tall of War) başlıklı Suriye raporunda fazlasıyla yer alıyor.
Savaşın, etkileri açısından birkaç boyutu var; can kayıpları ve demografik çözülme, fiziksel yıkım, ekonomik sonuçları ve insani gelişim açısından sonuçları.
Raporda Suriye’de 2011 yazında başlayan savaşta en az 400-470 bin kişinin yaşamını kaybettiğini, 2010’daki nüfusun yarısının da yer değiştirmek zorunda kaldığı tahmin ediliyor.
Savaş öncesindeki Suriye ekonomisi 2010’da; petrol dışı sektörlerin öncülüğünde 2000-2010 arasında yıllık yüzde 4.3 büyüyen bir ekonomi iken; enflasyonu da yüzde 5’in altında imiş. Ama kapsayıcı, şeffaf ve sivil özgürlüklerin olduğu bir ekonomi değil. Yolsuzluğun yüksek ve kamusal kurumlara olan güvenin düşük olduğu bir ekonomi.
Raporda, konut stokunun yüzde 7’sinin tamamen, yüzde 20’sininin kısmen hasar gördüğü anlatılıyor. Ekonomideki kayıp ise devasa: Savaş başlamadan önceki 2010’daki 60 milyar dolarlık milli gelirin, 2016’ya gelindiğinde yüzde 63 küçüldüğü tahmin ediliyor. 2016’daki GSYH ise yaklaşık 15 milyar dolar tahmin ediliyor.
2011-2016 arasında ekonomide birikimli milli gelir kaybının ise 226 milyar dolar olduğu hesaplanmış. Bu büyüklük, 2010’daki Suriye gayri safi milli hasılasının (GSYH) tam 4 katı demek.