Bitcoin’de yaşananlar, dünyada yaşanan ilk “mali balon” olarak görülen 1630’lu yıllarda Hollanda’daki “lale çılgınlığına” benzetiliyor. O yıllarda, çılgınca artan taleple lale soğanlarının yükselerek olağanüstü fiyat seviyesine erişmesi, sonra da çökmesine tanık olunmuştu.
Geçen hafta konuştuğum bir bankacı, 5 yıl önce bu zamanlarda fiyatı 13 dolar olan Bitcoin alıp şimdi milyon dolarlık varlığı olan teknoloji meraklısı gençlerden bahsediyordu.
Gelecekte yaygın biçimde elektronik para kullanacağız. Nakit olmayacak. Merkez bankaları buna hazırlanıyorlar. Oysa Bitcoin farklı; şifreli ve aracısı olamadan birebir çalışan bir para, değer aktarım aracı. Bitcoin bir merkezi otorite olmadan iki taraf arasında ödeme ya da para transferi yapılabilen şifreli bir para sistemi. Üçüncü bir taraf yok arada; para trafiğini izlemek de olanaklı değil.
Peki Bitcoin neden artıyor?
Arzı sınırlı olan Bitcoin’in fiyatı artıyor; çünkü alıcısı yani talebi artıyor. Talep artarken arzı o oranda arttırmak mümkün değil. Fiyat arttıkça; arzın sınırlı olduğunu bilen, talebin devam edeceğini gören alıcılar sanal pazara geliyor. Bu da fiyatı “roketliyor”.
Bitcoin arzı, belli bir yazılım algoritmasına dayalı olarak artıyor. Yani ‘tuşa basarak’ keyfi biçimde ilave para arzı yaratmak mümkün değil. Arzı, 2140 yılında 21 milyona ulaşarak orada duracak. 2024’te 19 milyona ulaşması beklenen dolaşımdaki Bitcoin miktarı, bugün 16.7 milyon adette. Oysa 2012 sonunda 10.6 milyon adetti. Arzın artış hızının giderek yavaşlayacağı bir gelecek ufkunda, bu paranın fiyatını arttıran lokomotif unsur, talebi.