Toplantıya CHP’nin ekonomi politikaları çalışmalarına katkı veren bir grup akademisyen de katıldı. Erdoğdu’nun göreve gelmesinden sonra beliren “yeni politika” çizgisinde, KHK ile Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden (SBF) uzaklaştırılan akademisyenlerin katkıları var.
Erdoğdu Mayıs 2017’de, son 8 yılda bu koltukta görev yapan Faik Öztrak ve Selin Sayek Böke’den sonra CHP’nin ekonomi politikalarının başına geçmişti. Politikalara da önceki seleflerinden farklılaşan bir damga vuruyor.
Erdoğdu, Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliği-nin derinleşirken bu sorunun kimlik siyasetinin gölgesinde kaldığına işaret ederek, “sınıf temelli bir ekonomik politika önermek istiyoruz” diyor, ekliyor; “yukarıdan damlamayla değil, aşağıdan yeşermeyle.”
İşte Derviş, Öztrak ve Böke’den sonra partide daha “sola çeken” bir ekonomi politikası hazırlığı olduğu görülüyor. Hedefin de Ak Parti’ye oy veren yoksul kesimin olduğu açık; kimlik siyasetiyle değil, sınıf siyaseti ile.
Aslında 2015 seçimlerinde, hem taşeron işçilerinin kadroya alınması, hem de asgari ücret artışı taahhüdü ile hükümeti de o noktaya getiren “yönlendirici bir politika” izlemişti CHP. Erdoğdu bunu vurguladı dün.
Bu yeni çerçevenin temel çıkışı ise şöyle yapılıyor; “zenginlerin zenginliği artacak, tasarruf ve yatırımlar artacak, bu da istihdam ve ücretler ile çalışma koşullarını iyileştirecek” temelli Neo-liberal ekonomik modelin işlemediği, “bölüşüm öncelikli kalkınmacı modelin” yeni çizgi olduğu vurgulanmış. Bunun da “yüksek ücret ve daha iyi çalışma koşullarının sağlanmasıyla, nitelikli emek ve katma değeri yüksek üretim getireceği, bunun da sürdürülebilir dengeli kalkınma getireceği” bir model olduğu anlatılıyor.