Uğur Gürses Hürriyet Gazetesi

Faizler iki buçuk ayda nasıl 2.5 puan arttı?

Hayır komplo kuramlarından bahsetmiyorum; kur-enflasyon-faiz döngüsüyle ilgili. Döviz borçlusu ülkede faizler, enflasyonu düşürecek bir noktanın çok altına tutulur, kur yükselir, enflasyon yükselir, hala faiz...

22 Kasım 2017 | 405 okunma

Hayır komplo kuramlarından bahsetmiyorum; kur-enflasyon-faiz döngüsüyle ilgili. Döviz borçlusu ülkede faizler, enflasyonu düşürecek bir noktanın çok altına tutulur, kur yükselir, enflasyon yükselir, hala faiz artırılmaz, kur artmaya devam eder, siyasetçiler tersine faiz düşürmekten bahsederler, kur daha şiddetli artmaya devam eder, Merkez Bankası müdahale ediyormuş gibi etkisiz yollara sapar, kur daha da şiddetlenir, herkes panikle “Ne oluyor? Nereye gidiyoruz böyle” demeye başlar, sonunda bir gece faiz 3 puan arttırılır. Ne pahasına? Zamanında 1 puan artırımdan uzak durulması pahasına.

Çok uzak değil, henüz bir ay olmadı; Merkez Bankası, bu aybaşında ileriye dönük enflasyon tahminini yükseltirken para politikasında değişiklik yapmamıştı. O toplantıda bunu sormuştum Başkan Çetinkaya’ya; “tahmini yukarı çekerken faiziniz aynı yerde kaldığında görece gevşetmiş olmuyor musunuz?” diye. Aldığım yanıt “yeterince sıkı” idi. Kaldı ki kur da en az yüzde 7 artmış durumdaydı. Şimdi kasım başına göre bir yüzde 5 daha kur artışı var.

Hiç şüphe yok; Merkez Bankası, faize dokunmadan “kömürlükte unutulmuş” külüstür döviz müdahale araçları ile sonuç alamayacağını en az bizler kadar iyi biliyor. Muhtemel amaç; Ankara’daki siyasetçilere “neyin olmayacağını göstermek” olmalı.

Ama bunu yaparken de “yan yollardaki” hatalara düşülüp, beklentiler bozuluyor.

İki örnek; birincisi Merkez Bankası’nın döviz talebini frenlemek arzusu ile döviz getirme taahhüdünde bulunarak kendisinden kredi kullanan ihracatçılara, döviz getirmeden TL olarak kredileri geri ödeme olanağı tanınması, bunun da 3.70’lik kur üzerinden yapılması hem kura bir taban oluşturdu hem de piyasa kuru 2.90’lara dayanırken arbitraj olanağı sağlayıp, gelecek olan dövizleri de uzak tuttu. İkincisi de arkaik döviz satış ihalesi ile vadeli piyasayı bile bilmeyen ekonomik birimlerin gözünde, karmaşık ihalelerin sonuçlarında yer alan 4’lü seviyelerde bir dolar kuru “vitrine” çıkarılmış oldu. Bunun vadeli kur olduğu, faiz farklarına dayandığı gibi temel konuları bilmeyen yurttaşların kafasında “birkaç ay sonra dolar 4 olacakmış” fikrini vermesi hiç de zor değil. Sonrasında yani dünkü kur hareketinde olduğu gibi.

Vadeli döviz satış ihalesinde, bankaların döviz satın almak istediği en yüksek kurların her vadede 4’lü seviyede olması sokaktaki yurttaşlara ne ifade edecek sizce?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kur, piyasa ve merkez bankası bağımsızlığı 13 Temmuz 2018 | 717 Okunma Bütçe hakkı yetim kalmasın 10 Temmuz 2018 | 319 Okunma Yolları çatallanan bahçe 06 Temmuz 2018 | 348 Okunma Seçim bitti geçim sınavı başlıyor 03 Temmuz 2018 | 281 Okunma Küresel yokuşta pahalı bir bedel 29 Haziran 2018 | 341 Okunma