Uğur Gürses Hürriyet Gazetesi

Geç kalan pahalı ödüyor

ŞU söz, bronzdan bir plakete kazıtılıp Ankara’da İstiklal Caddesi numara 10 adresindeki Merkez Bankası İdare Merkezi’nin kapısına asılsa yeridir:“Sorumluluklarımızdan kaçınabiliriz, ama...

08 Haziran 2018 | 357 okunma

ŞU söz, bronzdan bir plakete kazıtılıp Ankara’da İstiklal Caddesi numara 10 adresindeki Merkez Bankası İdare Merkezi’nin kapısına asılsa yeridir:

“Sorumluluklarımızdan kaçınabiliriz, ama kaçınmanın sonuçlarından kaçamayız- J.C. Stamp”

Dün Merkez Bankası hem fiyat istikrarının hem de finansal istikrarın Türkiye’de uçurumun kenarına geldiğini artık görmüş olmalı ki iki hafta sonra faizleri 1.25 puan daha artırıp yüzde 17.75’e çıkardı. Şu ya da bu nedenle; geç kalmanın bedeli çok ağır oldu. Hala da izleyen aylarda ilave hasarın ne olacağını bilmiyoruz. Ama olacak. Son günlerin metaforlarından hareketle; hız limitlerinin çok üzerinde gidip, duvara yaklaşırken zamanında ve yeterince frene basamayıp duvara çarpmakla sonuçlanan araç yolculuğu gibi. Hep beraber “ağır çekimde” bunu izledik.

Faiz artışı ile gelinen seviye para piyasası faizlerine göre hala geride olsa da mali piyasalarda kısmen olumlu karşılandı. Çünkü mali piyasalarda en yüksek beklenti 1 puan “yapabileceği” yönünde idi. Önemli fark şu; “yapabileceği” ile “yapması gereken” şimdiye dek hep ayrıştı. Bu yüzden dünkü artış, “yapabileceği artış” bekleyişlerinin üzerinde, ama yapması gerekene doğru hareket ettiği de önemli bir duruş değişimi belirtisi.

Merkez Bankası, bu ay başından itibaren para politikasını sadeleştirmeye ve haftalık repo faizini ana fonlama aracı olarak kullanmaya başlamıştı. Dün yeniden haftalık repo faizini 1.25 puan artırması, artık gecelik faiz koridorunun sona erdiğinin de işareti. Belli ki, gecelik borç alma ya da borç verme penceresi istisnai durumlar nedeniyle kimi bankaların likidite ayarlamasını yapamaması dışında bir politika aracı olarak kullanılmayacak. Politika faizi olan haftalık repo faizine bakılacak.

Hala eksik taraf şu; Merkez Bankası kredibilitesinin altını boş tutan biçimde “tepki fonksiyonunu” paylaşmıyor.  “Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir” diyor. “Belirgin iyileşme” seviyesi nedir? Yine “idare edilen” bol likidite günlerindeki yüzde 8-9’lar mı? Hangi durumda “ilave parasal sıkılaştırma” yapılabilecek? Kredibiliteyi getirecek olan duruşun netleşmesinde.

Son birkaç ayda pahalı bir ders alındı; mali parametreleri “zembereğinden boşaltırsanız” eski dengeye geri dönmeniz ya çok zordur ya da çok pahalı bir bedele mal olur. Elimizde kur hasarlı bilançolar, üreticinin maliyetlerine, hane halkının sofrasına ilave fatura, yükselmiş finansman yükü, ilerleyen günlerde de yavaşlamış bir ekonomi kalacak. Hatta uzunca süre durumu seyreden siyasetçiler, bu hasarlı yavaşlamayı “yeniden dengelenme”, “kontrol altına alınan cari açık” olarak bize müjdeleyecekler.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kur, piyasa ve merkez bankası bağımsızlığı 13 Temmuz 2018 | 717 Okunma Bütçe hakkı yetim kalmasın 10 Temmuz 2018 | 319 Okunma Yolları çatallanan bahçe 06 Temmuz 2018 | 348 Okunma Seçim bitti geçim sınavı başlıyor 03 Temmuz 2018 | 281 Okunma Küresel yokuşta pahalı bir bedel 29 Haziran 2018 | 341 Okunma