TÜRKİYE-’nin ödemeler dengesi bilançosu, tarih akışında ülke hikâyesini olduğu gibi yansıtan bir veridir. Cari açığından, finansman yapısına tüm verileri Türkiye’de ne yaşandığına, hikâyesinin ne olduğuna çok güzel ışık tutar; onun izdüşümüdür.
AB hikâyesinin ışıl ışıl parladığına da yatırımcı güveninin zirve yaptığına da; bu hikâyenin söndüğüne de birtakım “altın transfercilerinin” iş başında olduğuna da ödemeler dengesi hep ışık tutar.
2004-2007 arası 4 yılda Türkiye ekonomisinin ortalama yüzde 7.7 büyüme ivmesinde AB hikayesinin çok önemli bir yeri var. Ülkeye gelen sermaye bunun nişanesi.
2005’te 500 milyar dolarlık bir ekonomi 22 milyar dolar cari açık verirken, ülkeye gelen sermaye 42 milyar dolar olmuştu. Merkez Bankası’nın 22 milyar dolarlık bir rezerv artışı, milli gelire oranla bakılırsa rekordur. Bir daha da bu görülmedi.
2006 ve 2007’de bu defa doğrudan yabancı yatırımları rekor kırdı. Her iki yıl, yıllık ortalama 35 milyar dolar cari açık verirken (ortalama milli gelirin yüzde 5.7’si) her yıl 19 milyar dolarlık doğrudan yatırım girdi ülkeye.
Gayri menkul alımları çıkarıldığında 2006 ve 2007’de giren bu kalıcı doğrudan sermayenin 15-16 milyar dolar, milli gelire oranının ise yüzde 2.5-3 olduğu görülüyor. Bugünkü büyüklüklere uygulanırsa gayrimenkul alımları hariç her yıl net 25 milyar dolar giriş olması demek.
KISILAN MUSLUK