Türkiye’de çalışma çağında 59.8 milyon kişi var; 31 milyon kişi işgücünde. İşgücüne katılmayan 28 milyon kişi var; kabaca 20 milyonu kadın.
Bir işi olup çalışanların üçte biri, ama işgücüne katılamayan 28 milyonun da kabaca dörtte üçü kadın. Bu “dışlanmanın” nedeni kadına yıkılan “evdeki işler”. İşgücüne katılmayan 20 milyon kadının 11 milyonu “ev işleriyle meşgul” olduğu için iş aramak için bile işgücü piyasasına çıkmıyor.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) geçen hafta açıkladığı “Kadın İstihdamı, Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardımlar” başlıklı raporda, kadının çalışma hayatına girmesi ve sosyal güvenceye erişimi ele alınmış, öneriler getirilmiş. Raporda, 1 milyon kadının çocuklarının bakımı için, yaklaşık 100 bin kadının da yaşlı bakımı için işgücüne katılmadığına dikkat çekiliyor.
En son işten ayrılma nedenini ailedeki çocuğa ya da yaşlıya bakım olarak belirten kadınların sayısı 2015’de 476 bin olmuş. 558 bin kadın da “eşinin isteği ya da evlenme” üzerine işini bırakmış. Raporda, her yıl yaklaşık 120 bin kadının çocuk ya da yaşlı bakımı nedeniyle mevcut işlerinden ayrıldığı tahmin ediliyor.
TÜİK’in verilerine göre; hanedeki küçük çocukların yüzde 86’sının bakımı annesi tarafından yerine getirilirken, sadece yüzde 2.8’i kreş ya da anaokulundan yararlanıyor.
Rapordaki bulgu şu; Türkiye’de hem kreş ve ana okulu, hem de kurumsal çerçevede yaşlı bakım merkezi sayısı hem çok az, hem de toplam kapasite çok düşük. Bu hizmetler, kamu bütçesinden fon sağlanarak desteklenmeli.