Hatırlayalım; son 10 günün üç önemli ekonomi haberi şunlardı: Merkez Bankası’nın 2017 yılı kârının 18.3 milyar TL olduğu ve bununla Türkiye’nin kurumlar vergisi şampiyonu olmasının muhtemel olduğu, 2017 yılının ekonomik büyümesinin yüzde 7.4 olarak kesinleşmesi, son haberde Doğuş Grubu’nun 7.8 milyar TL’lik kısa vadeli borçlarını yapılandırma sürecinde olduğu haberiydi.
Bu üç haber “Türkiye Ekonomisi” dersi alan öğrenciler için iyi bir final sınavı sorusu olur; “Bu üç haberden hareketle ekonominin durumunu açıklayınız, 100 puan.”
Üç farklı borç hikayesi var; Türk Telekom’un çoğunluk hissedarı Oger Telecom’un 4.4 milyar dolarlık borcu ödeyememesi farklı bir hikaye, Yıldız Holding’in 6 milyar dolarlık borç yapılandırma talebi farklı, Doğuş’un hikayesi farklı; ortak noktaları, bankaların nakit akımını değiştirecek olması.
Herkesin aklındaki soruyu buraya yazalım; büyükler böyle ise küçük ve orta boyların hali nicedir? Buraya döneceğim tekrar; asıl soru şu: Büyük ve değerli markaları barından holdingler neden yapılandırma peşinde?
Yıldız örneğinde, kısa vadeli finansmanla varlık alımı yapan iş dünyası şimdi zorlanıyor. Doğuş örneğinde ise kur artışının büyük hasar yarattığı görülüyor. Doğuş Grubu’nın açık döviz pozisyonunun 4.7 milyar dolar olduğu görülüyor. Kısa ve uzun vadeli finansal borçları 6.2 milyar dolar (23.5 milyar TL) olan grubun faizler 1 puan arttığında karşılaştığı yük yaklaşık 60 milyon TL iken, kur yüzde 1 arttığında karşılaştığı ilave yük 116 milyon TL olduğu görülüyor. Kur hasarı mı yoksa faiz hasarı mı sorusunun yanıtı çok açık biçimde ortada; kur etkisi bu bilançoda iki kat daha fazla.
Türkiye’de finans dışı kesimin açık pozisyonu 221 milyar dolar. Şirketler 2010-2017 arasında milli gelirin kabaca yüzde 30’u kadar borç artırdılar.
Başta o çok “kızdığımız” kredi dereceleme kuruluşlarının olmak üzere Türkiye’ye ilgilenen yatırımcıların dikkat çektiği konu tam da buydu; “küresel kriz sonrasında Çin’den sonra en çok borç büyüten şirketler kesimi Türkiye’de, kur artışı ve artan maliyetler ile görece yavaşlayan bir hasılat yapısı ile bu borçların çevrilmesi güçleşecek” temalı bir uyarı yapılıyordu.