Uğur Gürses Hürriyet Gazetesi

‘Milli piyasa’ sahne aldı

EKONOMİSTLER farkında ki; anlatıldığı gibi seçim sonrasında ekonominin “uçuşa geçme” ya da “otoban hızına ulaşma” hikayesi yerine “yumuşak iniş” nasıl mümkün...

26 Haziran 2018 | 437 okunma

EKONOMİSTLER farkında ki; anlatıldığı gibi seçim sonrasında ekonominin “uçuşa geçme” ya da “otoban hızına ulaşma” hikayesi yerine “yumuşak iniş” nasıl mümkün olabilir meselesini tartışmak daha önemli ve anlamlı.

Cuma gününe göre ekonomide hiçbir şey değişmedi; finansal piyasalarda da. Ekonominin sorunları orada duruyor. İçeride son 10 yılın küresel piyasa koşullarının baskın olduğu ucuz ve bol paraya dayanan dönem geride kalırken, finansman ve kredi koşullarının daralmasıyla biz bize “milli piyasamıza” döndük. Bunu da geçmişten hatırlıyoruz.

Ekonomist Atilla Yeşilada, Paraanaliz.com adlı sitesinde yayımladığı yazısının başlığını “Türkiye’yi artık piyasalar yönetecek” olarak koymuş. Bu söz ne yazık ki potansiyel olarak doğru. 2009 sonrasındaki 10 yıllık bol ve ucuz para, rehavet döneminin sonundayız çünkü. Ayrıca 2001 krizi sonrasındaki süreci hatırlatıyor. Kriz sonrasında IMF anlaşması ve bu çerçevede yapılması gereken reform takviminde gecikmeler oldukça, piyasaların kötüleşiyor, kötüleştiği noktada siyasetçiler programın gereğini yerine getirmek için harekete geçiyordu. Meşhur Telekom krizi bunun unutulmaz örneği.

Avrupa’da 2011’den sonra çıkan krizlerde hem çevrede hem de merkezde olan ülkelerdeki siyasi sonucu milliyetçi, yabancı düşmanı, ırkçı, popülist partilerin oyları yükselişi olmuştu. Türkiye’de 2015 Kasım seçiminde yüzde 49.5 oy oranı sağlayan AK Parti’nin 2018’de 7 puan oy kaybı var.

İzlediği ekonomi politikası ile küresel ekonomik koşullardaki değişime hazırlıksız ve kırılgan yakalanan hükümet, buradan gelen dalgalanma ve ekonomik durgunluğun nedenini “dış güçler, bizi çekemeyen yabancılar” gibi sözlerle topluma anlattıkça bunun sandığa yansıması öyle görünüyor ki iktidar partisinden ittifak içinde olduğu en uç sağ kesime oy kayması olmuş. İçinden yeni bir parti çıkan MHP böylelikle oylarını korumuş görünüyor.

Türkiye’nin ihtiyacı olan reformların Meclis’ten yasa değişiklikleriyle çıkması gerekecek. Örneğin, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in seçim öncesi açıklamalarına bakılırsa emeklilere 2 ikramiye gibi taahhütlerin finansal yükü, imar affı ve “gelir vergisi reformu” ile sağlanacak hasılat ile karşılanacak, orta ve uzun vadede de “yeni hükümet sistemi ile birlikte kamu harcamaları azaltılacak.” 9 ay sonra yerel seçim gündemi olan ve Meclis çoğunluğunu kaybeden iktidar partisi için “gelir vergisi reformu” gibi seçmeni “acıtacak” konuların, böyle bir reformun seçim sonucuna bakarak Meclis’ten çıkacağını beklemek kolay değil.

Küresel parasal daralma sürecine girilmişken dış kaynak akışının terse dönmemesi, cari açık ve bir yıllık geri ödeme ihtiyacı olan kabaca 160-170 milyar dolar finansman sağlanması için iyi siyasi normalleşme ve “iyi bir hikâye” çıkması şart. İşte bu yüzden, artık giderek daha fazla ekonomik zorluklar ve buna uygun ekonomi politikası izlenip izlenmediği gündemde olacak. Temel parametrelerin belirlendiği yer olan mali piyasada, dolar kuru ve faiz bu gündemin sonucu ve “barometresi” olacak. İşte bu yüzden, seçimi iktidar partisi kazanmış olsa da sahneyi “piyasa güçleri” alacak.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kur, piyasa ve merkez bankası bağımsızlığı 13 Temmuz 2018 | 717 Okunma Bütçe hakkı yetim kalmasın 10 Temmuz 2018 | 319 Okunma Yolları çatallanan bahçe 06 Temmuz 2018 | 348 Okunma Seçim bitti geçim sınavı başlıyor 03 Temmuz 2018 | 281 Okunma Küresel yokuşta pahalı bir bedel 29 Haziran 2018 | 341 Okunma