ENTERESAN bir maç izledik Kadıköy’de: Sahada iki takım var, ikisinin davranışı birbirinin kopyası gibi.
Her iki ekip de inisiyatif futbolu oynamayı tercih etmiyor. İkisi de o tek golü yaratacağı fırsatı bekliyor. İkisi de hücuma hızlı çıkma peşinde. İkisi de rakibin süratli hücumlarını önde faulle kesiyor. Advocaat’la Advocaat’ın maçı var sanki sahada. Ya da Yanal’la Yanal’ın. Sonuçta da aynen planladıkları gibi, hızlı kullandıkları birer serbest atışla buldukları birer gol var iki takımın zaten.
Yanal’ın son 5 haftadır yaptığı tercihler intihar gibi: Önce haftalarca Castillo’yu yedek oturttu. Sonra Yusuf Yazıcı’yı orijinal pozisyonundan koparıp pasifize etti. Ardından kancayı Rodallega’ya taktı, takımın gol şansı en yüksek oyuncusu ama 10-15 dakikadan fazla şans bulamıyor. Dün de özellikle ilk 45 dakikada çok etkisizlerdi, pozisyonları yok, şutları yok, rakip yarı alanda aksiyonları yok. Onurda şapkadan tavşan çıkarıp adeta Sow’a topu çarptırarak gol yiyince, kâbus gibi bir 45 dakika oldu misafir takım için.
STOCH 11’DE OLMALIYDI