Gazetemiz yazarlarından Uğur Meleke Kayserispor-Galatasaray maçının ardından değerlendirmelerde bulundu.
Dün Kayseri Stadı’nda oynanan maçı üç ayrı perdede değerlendirmek gerek: Birinci perdede son derece istekli-arzulu bir Galatasaray’a karşılık, rakibinden çok daha az koşan, çok daha az ısıran bir Kayseri vardı sahada. İlk 45 dakika boyunca orta sahalar rahat geçildi, Galatasaray her hücuma adeta son 30-35 metrede başladı. O noktada da harika kanat organizasyonları yakaladılar: Rodrigues-Feghouli-Yasin üçlüsü santradaki pozisyonlarına yapışmadılar, birbirlerine hep yakın oynadılar. Onların ikili-üçlü oyunları sonrasında birbirine benzer iki gol atıldı, hatta 46’da Rodrigues-Feghouli’yle sağdan üretilen hücum da gollerin tabelaya yansımamış kopyasıydı. Sanırım Galatasaray’ın hücuma direkt geçişi ve sürekli araya adam kaçırma başarısını Belhanda’sız düzenle açıklayabiliriz. Oyun daha az merkezden, daha çok kenardan oynandı. Birbirine benzer stilde, araya kaçmayı seven üç çabuk oyuncu Yasin-Rodrigues ve Feghouli adeta sırayla kaçırdılar birbirlerini... Sumudica ilk yarıdaki korkunç görüntüyü devrede iki doğru değişiklikle bertaraf etti, ev sahibi takım ikinci perdede, yani 45’le 75 arası oyunu çizgiye, en dip noktalara taşıdı. Soldan Güray-William adeta ikinci devreyi kumanda ettiler, bir gol ürettiler, daha fazlasını da yapamamaları şanssızlık. İlk yarıda Mariano’ya karşı hiç etkili olamayan Mendes de ikinci devrede Latovlevici’yi hemen her pozisyonda ekarte etti. İki kanadı da iyi işleyen Kayseri, 30 dakikaya hükmetti. O bölümde maçı belki de beraberliğe getirmeyi de hak ettiler ama becerileri yetmedi. Kayseri’nin domine ettiği 45-75 arasında Galatasaray savunmasındaki iki temel arızayı sanırım not etmek gerek: 1)Mariano, Latovlevici’ye göre çok &c...