Devler Ligi’ndeki gururumuz Beşiktaş, ligde topa %60’ın üstünde sahip olan tek takım. Ama sahip oldukları topu kullanma tercihleri tartışmalı: Ligin en fazla isabetsiz orta ve en fazla isabetsiz şut atan ekibi olmaları devre arası analizine muhtaç. Ayrıca Quaresma’nın ilk devrede 304 isabetli pas yapıp 306 top kaybetmesi akıl almaz.
Beşiktaş’ın halen Şenol Güneş’le yazdığı hikaye, Galatasaray’ın 96-2000 sürecine evrilme yolunda. İki sezon peş peşe gelen şampiyonluklar, her sezon Avrupa kupalarında kat edilen mesafe ve iki buçuk senenin sonunda Devler Ligi’nde gelinen nokta, ülke futbolu açısından gurur verici. Sanki artık Beşiktaş bir Brugge, Sporting ya da Dinamo Kiev günü daha yaşamayacak, Avrupa’da hiçbir an dizler titremeyecek ve bu yıl Bayern duvarı aşılamasa bile gelecek sezon yine en az bu seviyelere gelinecek gibi.
Ancak Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki muhteşem görüntüsünü lige tam olarak yansıtamaması, incelenmesi gereken bir konu elbette.
Negredo ağzıyla kuş tutsa 45 dakika sahada kalıyor
Ligde %60,6 topla oynayan, bir devrede G.Saray’dan 67, F.Bahçe’den 81 fazla şut atan, sahadaki duruş ortalaması 53’üncü metrede olan bir ekibin yalnızca 30 puan toplayabilmesi enteresan. Bence bu verimsizliğin iki temel gerekçesi var:
1- Güneş’in kadro genişliğinden faydalanma konusunda geç kalması. Sevdiği oyuncuyu geliştirmede bir dünya markası olmasına rağmen, benimsemediği futbolcuyu uzun süreler görmezden gelebilmesi. Ajax’tan Rusya Ligi’ne gidip oranın tozunu atan, Beşiktaşlılar onun sakat olduğunu zannederken Ermenistan Milli Takımı’yla 2018 Dünya Kupası elemelerinde 6 maça çıkan Aras’tan neredeyse hiç faydalanılmaması. Hem kupada, hem Şampiyonlar Ligi’nde aldığı kısa sürede etkili oynayan Orkan’ın ligde bir türlü düşünülmemesi. Örneğin Kayseri’de rakip 45 dakika 10 kişiyken, Güneş’in 3. oyuncu değişikliği hakkını kullanmayacak kadar Orkan’ı yok sayması. Negredo’nun sahada hak ettiği kadar kalabilmesi için ağzıyla kuş tutmak zorunda olması. Ağzıyla kuş tutsa ona da maksimum 45 dakika tutma izni verilmesi.