Rüştü, halen en fazla milli olan futbolcumuz, ay-yıldızlıların tüm modern başarılarının, 1996-2000-2002 ve 2008’in tek ortak paydası. Terim, hem milli takımı en uzun süre çalıştıran teknik direktör, hem de şimdilerde Rüştü’ye ait olan ‘en fazla milli forma giyen futbolcu’ apoletini 10 yıl taşımış bir eski sporcu. Ülke futbolunun en rütbeli beş adamını seçseniz, ikisi bunlar.
Rüştü Reçber, yazısında Terim’in Alaçatı baskınını eleştiriyor, hocayı istifaya davet ediyor. Ardından Fatih Hoca bir yanıt kaleme alıyor, yazının sonunda hukuki yollara başvuracağını beyan ediyor... Ben, makalenin içeriğinde bir sıkıntı göremedim, dolayısıyla Fatih Hoca’nın hangi ifade için hukuki yollara başvuracağını anlayamadım. Bir hafta önce damadının işletmesiyle ilgili bir anlaşmazlıkta önce yargıya gitmeyi tercih etmeyen Terim’in, bir hafta sonra bir köşe yazısı sonrası mahkemeden bahsetmesi de ironik.
İTİRAZIM VAR
AYRICA benim Reçber’in yazısına da bir itirazım var: Makalesinin sonunda önce Terim’i istifaya, sonra da TFF’yi göreve davet ediyor. Buraya kadar her şey normal. Ancak devamı enteresan: İstifa ya da görevden alma olmazsa spor bakanını ve onun üstlerini de eklemiş davet listesine...
Benim anlamadığım şu: TFF, özerk bir kurum değil mi? Milli takım hocasını belirleme yetkisi, TFF Yönetim Kurulu’na ait değil mi? Memlekette her meseleyle ilgili kararı siyaset verirse, bu kurumların varlık sebebi ne ki öyleyse? Reçber daha önce TFF başkanlığına aday olacağını beyan etmedi mi? Eğer bu kurumları böyle fonksiyonlaştırırsanız, neye talip oluyorsunuz ki öyleyse? Talimat alarak iş yapmaya mı?
DİREKTÖR NE YAPAR?