ÜLKENİN en iyi 5 takımından ikisi karşı karşıya geliyor, sahadaki 22 adama bakıyorum ve aralarında “yetenekli” diye tarif edebileceğim birilerini arıyorum.
Savaşçı çok, mücadeleci çok. Ama yetenekli diyebileceğin yalnızca Yusuf-Abdülkadir, belki biraz da Aatıf! Bu işte bir gariplik yok mu sahi? Maçları artık 0-0 da değil, ellerinden gelse “eksi bir-eksi bir” bitirmeye çalışacak bu antrenörler mi katkı yapacaklar Türk futboluna?
11 SOUZA’YA KARŞI 11 KUCKA!
Sosa, Valbuena, Soldado kulübede... Neredeyse maça 11 Souza-11 Kucka’yla çıkacak bu hocalar, ülkenin en muteberleri. Çalımbay dün Süper Lig’de 452’nci, Kocaman 451’inci maçlarına çıktılar. Aybaba 566, Vural 529, Karaman 436... Siz ülkeye dilediğiniz kadar yıldızları transfer edin, antrenör yetiştirmedikçe bu kısır futbollara mahkum olacağız hep.
Maç, ikinci yarıda nihayet biraz hareketleniyor; çünkü Yusuf görünmez bir devre oynayınca Çalımbay mecburen sokuyor Sosa’yı! Kocaman da mağlup duruma düştüğü için sokmak zorunda kalıyor yeteneklilerini. Maçın özeti de bundan ibaret zaten: Yeteneklilerin girmesiyle hareketlenen bir devre. Bir Abdülkadir sihri, bir de duran topla yazılan tabela. Hepsi bu.
Mainz’ın eski menajeri Martin Schmidt, şöyle bir savunma yapmıştı zamanında:
“Biz orta sınıf bir takımız. Büyük antrenörlerin ilk tercihi kalite olur. Benimse atletizm. Çünkü tek şansım bu.”