TRABZON’da bu sezonun Ersun Yanal’lı ilk 8 haftasını sanırım iki kritik anla özetleyebiliriz: Birincisi, 10 Eylül’deki G.Birliği maçının başında kazanılan bir serbest vuruşun başına Sosa’nın gelip sağ ayakla saçma bir vuruş yapması. O güne kadar takımın frikikçisi olan ve oradan sol ayağıyla vurması gereken Yusuf’un şaşkın bakışları arasında serbest atış yetkisinin yeni gelen Sosa’ya geçmesi...
İkinci kritik ansa, 22 Eylül’deki Alanya maçında durum 3-2 iken Yanal’ın Yusuf’u çıkarıp Volkan Şen’i sokması. Yanal’ın tercihlerini performansa ya da çabaya göre değil isme göre yapması. Takımda bir adaletsizlik duygusu oluşması ve adeta bir ihanet çetesinin ipleri yavaş yavaş ele alması...
RIZA Çalımbay'ın göreve geldikten sonra yapması gereken en önemli değişim, samimi bir şekilde çabalayanlara formayı ve yetkiyi verip, ayağının ucuyla oynayanları kulübede oturtmaktı.
Rıza Hoca 500 maçı geçen Süper Lig deneyimiyle, bu teşhisi süratle yaptı ve doğru tedaviyle Trabzonspor’u son 8 haftanın lideri konumuna taşıdı...
Trabzonspor, 5 şampiyonluk adayı içinde devreyi en fazla top kazanan ve en fazla pas arası yapan takım olarak tamamladıysa, sebebi Rıza Çalımbay Hoca'nın karakterini Trabzon çimlerine yansıtması...