Şu sıralar Rusya’da birkaç iyi takım var, birkaç da iyi organizasyon... İyi takımların yıldızları var; ama iyi organizasyonların yürekli oyunu, bazen o yıldızlara yaşam şansı vermiyor.
Şu sıralar Rusya’da birkaç iyi takım var, birkaç da iyi organizasyon... İyi takımların yıldızları var; ama iyi organizasyonların yürekli oyunu, bazen o yıldızlara yaşam şansı vermiyor.
Uruguay, Dünya Kupası’na iyi takım apoletiyle gelenlerden. Mısır’sa iyi organizasyon. Cuper, dörtlü savunma ve beşli orta saha bloğu arasında mesafeyi hiç açmayan, üçüncü bölgeye manasız baskıya gelmeyen ama ikinci bölgede ısıran bir takım yaratmış.
Dün ilk bir saatte Uruguay’da bazen Godin, bazen de Bentancur oyun kurmaya çalıştılar ama orta yuvarlak çevresine geldiklerinde etrafları öyle bir sarıldı ki, bir türlü topu faydalı şekilde üçüncü bölgeye aktaramadılar. Mısır şüphesiz ki Salah’ın takımı. Onun ilk 11’de başlayacağı maçlar farklı olacaktır. Ama Mısır futbolunun esas kimliğini, Elneny-Hamed göbeği belirliyor. Muazzam bir orta saha savunması yapıyorlar ve dün de Hamed sakatlanana kadar mükemmele yakın iş çıkardılar. Hamed sakatlandığındaysa el Uruguay’a geçti.
Bir benzer tabloyu da akşam saatlerinde Soçi’de izledik: İspanya harika bir takım, Portekiz ise kontra atak tabanlı iyi bir organizasyon. İspanyollar kesintisiz iyi futbol hayal ediyorlar, Portekizliler’se bir anlık konsantrasyon eksikliğinde kontra atak ya da frikik fırsatını bekliyorlar. Ronaldo ile de o fırsatları mükemmel değerlendirdiler.
Bu İspanya belki 2010-2012 takımı kadar kusursuz tiki-taka oynayamıyor ama o yıllarda sahip olmadıkları bir şeye, Diego Costa ile direkt hücum alternatifine sahipler. Diego Costa, kısa boylu-çabuk paslaşan bu takıma bir “kısayol tuşu” ekledi adeta. Dün de hücumda farkı o kısayol tuşuyla, Diego Costa seçeneğiyle yarattılar.