Onun milli takımdaki son dönemi ne kadar başarısız olursa olsun, prim krizi veya Alaçatı baskını, ne kadar talihsiz olaya imza atarsa atsın; Fatih Hoca’nın Galatasaray kulübesinde öyle bir aurası var ki, dün bütün takıma da, bütün stada da geçmişti o hava. Ve sanırım Türkiye’de bir kulübün havasını bu kadar kısa sürede değiştirebilecek başka bir isim yok. Bu aura ona ait... Ona özgü...
Terim’in Göztepe karşısındaki 11 seçimindeyse olağanüstü bir sır yoktu, muhtemelen Tudor da başta olsa bu 11’le çıkacaktı. Ancak diziliş konusundaki tercih önemli: Tudor ısrarla takımını 3-4-2-1 ve 4-3-2-1’e zorlamış, özellikle Belhanda ve Feghouli birçok maçta alanlarını netleştirmekte zorlanmışlardı. Fatih Hoca, maça 4-1-4-1’le başladı, Belhanda-Ndiaye merkezde, Feghouli sağ açık... İkinci devrede klasik 4-2-3-1’e döndü, Belhanda on numara rolüne büründü. Numaralardan daha önemli olansa şu: Her oyuncu alışık olduğu bölgede oynadı. Gri alan yoktu, bölgeler netti. Bu da özellikle orta saha oyuncularını rahatlatmış gözüktü.
Tabii ki dünkü sonucu sadece Terim aurası ve herkesin alanlarının netleşmesi üstünden okumak yetersiz olur. Şu detayları da pas geçmemek gerek: