İsveçli Berg, İsviçre maçında tam 7 faul yaptı ve kart görmedi. Kolombiyalılar Kane’i 9 kez faulle durdurdular. Korkarım ki gelecekte video odasına bir de istatistik tutan hakem gerekecek!
BU benim bilinçli olarak izlediğim 9’uncu Dünya Kupası. Tüm zamanların en güzel ve en tartışmalı golüne bir arada sahne olan 1986’yı saymazsak; benim takip edebildiklerim içinde belki de en iyi turnuva bu.
İki ‘Pele adayı’ var; biri Bolt’u zorluyor, biri kahraman/anti-kahraman sınırında dolaşıyor. Eleme turlarına geçilince rekabet ve drama dozu arttı, bugünden itibaren tarihi çeyrek finaller de bizi bekliyor.
Ancak bu turnuvada beni fena halde rahatsız eden bir detay var; ki aynı detay, Süper Lig’in de başına bela: Sistematik fauller...
Grup maçlarında da sistematik faulcü takımlar vardı ama derin güç farkları nedeniyle bunu tolere edebiliyorduk. İkinci turla birlikte sahnede daha kaliteli takımlar ve daha fazla futbol kalacaktı ne de olsa. Ama şampiyonluk adayı Fransa bile Arjantin’e karşı tam 21 faul yapınca, iş biraz can sıkıcı olmaya başladı.
İkinci turda maç başına faul ortalaması 28’i buldu. Bu faullerin ortalama 16’sı da rakip yarı alanlarda yapıldı. 8 maçta yaşanan 220 faule karşılık 31 sarı, 1 kırmızı kart çıktı ki; özellikle bazı maçlarda çok yetersizdi bu görüntü.
İngiliz Kane, Kolombiyalılar tarafından 9 kez faulle durduruldu. İspanyol Isco’ya da 9 faul yapıldı ve (sıkı durun) Ruslar maçı toplam 2 sarı kartla tamamladılar!
İsveçli Berg 7 faulle kart görmedi, Meksikalı Herrera da sarı kartı ancak 6’ncı faulde gördü. Matuidi de 6’ncı faulünde sarı kart gördükten sonra Deschamps tarafından hemen oyundan alındı.
MASA HAKEMİ NE İŞE YARAR?
SÜPER Lig’de de çok önemli bir sorun bu. Birçok takım ve birçok hoca sahaya sistematik faul düşüncesiyle çıkıyor, özellikle rakip hücum...