Ülkemizin büyük bir milli birlik krizi yaşıyor. Bu kriz Türk milletini ayrıştırmak, düşman kamplara ayırmak için uygulanan iktidar politikaları sonunda bugün gelmiş olduğumuz hassas toplumsal gerilimden kaynaklanmaktadır. Aziz milletimize ülkemizin bir "beka tehlikesi" ile karşı karşıya olduğunu söyleyip duran Erdoğan'ın ayrışma ve gerilim üzerine kurulu politikası Türkiye'nin karşı karşıya olduğu asıl ve en büyük tehlikeyi oluşturmaktadır. Erdoğan bu politikası ile iktidarını korumak uğruna milletimizi ortadan ikiye bölmeye, bir yarısını diğer yarısına düşman etmeye çalışmaktadırlar. Erdoğan'ın bu politikasının Türk milletinin geleceği için tehdit oluşturacağını daha 2009'da Yeniçağ gazetesinde bu sütunda yazmıştım. O günden bugüne ne yazık ki, Erdoğan milli birliğimizi tahrip etmek adına çok yol aldı. Oysa yaşadığımız coğrafya tarihin en zor coğrafyasıdır. Anadolu adeta bir Bermuda Şeytan Üçgenidir. Anadolu'da gemiler ve uçaklar batmaz, Anadolu'da milletler yok olur.Anadolu coğrafyasında tarihin en uzun kesitinde yaşayan millet Türk Milleti'dir. Türk Milleti'nin son 1000 yılda Anadolu'da en zayıf olduğu dönem olan Mondros Mütarekesi sonrasındaki süreçte dahi Türk Milleti emperyalizmi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "iç cephe" diye nitelendirdiği milli birlik sayesinde aşmıştır. Erdoğan iktidara geldiği 2002'den buyana vatandaşları gerilim, ayrıştırma ve nihayet düşmanlaştırma stratejisi ile bölmektedir. Erdoğan'ın bu politikası, sonuçta iç cepheyi diğer bir ifade ile milli birliğimizi tahrip etmektedir.Erdoğan, önce Türkiye'yi Laz, Kürt, Çerkes, Türk diyerek değişik etnik gruplara zihinlerde ayrıştırmış, sonra Alevi-Sunni ekseninde germiştir. Nihayet ülkemiz AKP'li millet ve bu milletten olmayanlar şeklinde düşmanlaştırılamaya çalışılmaktadır. Erdoğan için millet sadece AKP'ye oy verenlerden ibarettir. Üstelik Erdoğan'ın milletinin milli bir kimliği de yoktur. Erdoğan tek millet, tek devlet, tek bayra...