O, dünyanın en büyük ozanlarından biriydi…
Şerif Cırık olarak Kahramanmaraş’a bağlı Afşin ilçesinin Berçenek
köyünde hayata adım attığı 1940 17 Kasım’ından yıllar sonra “Pir
Sultanların” ölümsüzlüğünün en büyük kanıtlarından biri olarak
gösterilecek ve ölümsüzlüğe karışmasına dek o mahla ile anılacak,
tanınacaktı:
-Aşık Mahzuni Şerif.
62 yıllık kısa ömrüne; 453 plak, 58 kaset ve yayınlanmış 8 kitap
sığdırdı… Söylediği türküler, ağıtlar her defasında ülkeyi bir
baştan diğerine dalgalandırdı.. Adı öylesine büyüdü, öylesine
sevildi ki 1998 yılında dünyanın yaşayan üç büyük ozanı
sıralamasında birinci sırayı aldı…
Mahzuni yaşamının her döneminde halkın yanında, iktidarların
karşısında olmayı seçti. Bu yüzden çok acılar çekti. Evi
kundaklandı, tüm ödüllerini ve arşivini yangında yitirdi… Halkı
suça teşvik etmekten tutuklandı hapse atıldı, dövüldü, dişleri
söküldü… Defalarca saldırıya uğradı ancak tuttuğu o “ince uzun
yoldan” hiç geriye dönmedi…
1971’de gerçekleşen 12 Mart darbesinin ardından Deniz Gezmiş ve
arkadaşları Nihat Erim Hükümeti’nin marifeti ve Adalet Partisi’nin
desteğiyle darağacına gönderilince dayanamadı, “Erim Erim Eriyesin”
türküsünü yazdı. Hemen tutuklandı, yargılandı ve dört ay cezaya
çarptırıldı. Tahliye olur olmaz da bir kez daha tutuklandı…
Deyişleri, türküleri, bir çok yabancı dilde okundu. Bektaşi
kültürünün ve Anadolu ezgilerinin dünyaya yayılmasında en önemli
rol ona aitti… 2001 yılında ölümün kıyısından döndükten sonra hem
kendisine hem kültürüne karşı yapılanlardan o denli bunalmıştı ki,
isyanını şu sözlerle anlattı:
-Elhamdülillah Kızılbaş’ım ve laikim. Ben değil, yedi sülalem
Kızılbaş’tır. Bir suç varsa dedemdedir!..
Bu sözlerine Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından dava açıldı ve
yargılandı… Bu kadar acıya, saldırıya bedeni ancak 2002 Mayıs
17’sine kadar dayanabildi. Koca ozan ölümsüzlerin arasındaki yerini
aldı…
Aşık Mahzuni Şer...