Suriye’nin İdlib bölgesinde fena şeyler oluyor!..
“Fena şeyler” derken bizi yönetenler açısından bakıyorum; diğer
tarafın, yani Suriye’nin ve onu sonuna dek destekleyen Rusya ile
İran açısından durum çok farklı!.. Farklı, çünkü o bakış açısına
göre, Suriye kendi toprakları üzerindeki terör yuvalarını
temizliyor!..
Gerçekten de Suriye, neredeyse İdlib’in tamamını kontrol altına
almak üzere… Bu arada o bölgede bulunan Türk askerinin konuşlandığı
gözlem merkezi de kuşatma altında!.. Durum son derece gergin, son
derece de tehlikeli…
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye’yi
“ateşle oynamakla” itham edip, “sabrımızı
zorlamayın” diye uyarıyor, yetinmiyor Astana Anlaşması’nın
tehlikeye girdiğinden söz ediyor!.. Rusya, Suriye’nin kendi
topraklarını savunduğunu, buna hakkı olduğunu, Astana Anlaşması’nı
bozacak bir durum olmadığının altını özenle çiziyor!..
İran ise, çok fazla açıklama yapmadan, sessiz ve derinden Suriye’yi
var gücüyle desteklemeye devam ediyor!..
–Şimdi söyler misiniz bu durumda kim
haklı?..
Bakın, neredeyse 9 yıldır üzerine çullanan tüm
emperyalist ülkeler ve onların kuyruğunda hareket edenlere karşın
Suriye direniyor ve yitirdiği toprakları bile geri almaya
başladı!.. Peki bunu nasıl başardı?.. Tek başına değil tabii, Rusya
ve İran’ın ödünsüz destekleri ve vatan savunmanın haklılığı ile
başardı!..
Türkiye, 2011’e kadar “el ele, kolkola” olduğu
Esad ile ABD’nin bastırması, AB’nin cesaret
vermesi ve tabii “Yeni Osmanlı” hayallerinin de
gazıyla harekete geçti; Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte
Suriye’nin yenilip yutulması harekatına tüm gövdesiyle dahil
oldu!..
Bugün yanında ne Suudiler var ne diğer Arap ülkeleri! Katar ise
yalnızca göstermelik pozisyonda! Kırmızı çizgimiz dediğimiz,
Fırat’ın doğusu da, batısı da Suriye’nin toprağı ve en büyük Türk
büyükleri hala Suriye ile barışma meselesine soğuk! Peki niç...