Kabine değişikliği haberini alınca heyecanla bilgisayarın başına
koştum…
Haberi ararken kendi kendime “bu defa tamam inşallah, bu kez yüzde
yüz kapmıştır” diye mırıldandığımı anımsıyorum…
-Heyhat, yine yoktu!..
Tam on beş senedir, her seçim sonrasında, her kabine değişikliği
öncesinde büyük umutla bekleyip, sonunda gözyaşlarına boğuldu…
Haline, tavrına yürek dayanmazdı valla!.. Halbuki bu uğurda neler
neler yapmış, sosyal medyada ti’ye alınmayı bile göğüslemişti.
Örneğin son referandumda “Başkanlık sistemini” tam da “Reis” in
istediği gibi savunmuştu. Ancak aksilik işte, karşı tarafın hain
gazetecileri geçen yıl yazdığı kitabı koymasınlar mı önüne; o
kitapta bugün aslanlar gibi savunduklarının tam tersini yazdığı
ortaya çıkmasın mı!..
Ama o asla yılmadı; gün geldi Rusya’ya kafa tuttu, gün geldi Avrupa
Birliği’ne giydirdi… Üstelik öyle böyle değil; dilinin kemiği de
yoktu hani, en sert, en küfürlü sözcükleri kullanmaktan da
sakınmıyordu… O kadar ki, kendi cenahından “aman hocam, yavaş ol
diplomatik savaş çıkaracaksın” diyenler bile oldu!..
Olsundu, o partisi için çalışıyor, Reis’i için icabında en ön
saflarda kavganın feriştahını veriyordu… Ancak yaptıkları,
ettikleri, çabaları bir türlü anlaşılamadı..
Anayasa Profesörü Burhan Kuzu, çok istediği kırmızı plakalı
otomobil ile bakan koltuğuna bir türlü kavuşamadı…
-Yüreğimiz dağlandı valla…
“Allah’a havale ediyorum!”
Ancak Burhan Hoca bu kez pek umutluydu…
Plan, programını da ona göre yaptı; sosyal medyada fırtınalar
estirdi, anlasa da anlamasa da her konuda fikir beyan etti… Ne
yaptı, ne etti hep gündeme gelmeyi başardı; her ne kadar alay
konusu olduysa da duruşunu bozmadan yola devam etti…
Hedefe o kadar kilitlenmişti ki, son olarak Tayyip Erdoğan’ın
Fethullah Gülen’le çekilen fotoğrafının montajlanmış halini gözünü
bile kıpmadan kendi hesabında paylaştı. Montajlı fotoğrafta
Erdoğan’ın kafası gitmiş yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun kafası
yerleştirilmişti!.. Altında da şöyle yazıyordu:
-Hani görüşmemiştin?! Yıl 1994… SSK Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
Fet§§ullah Gülen’le birlikte Atatürkçü Düşünce Derneği
konferansında…
Yalancının mumu yatsıya kadar bile yanamadı maalesef! Sosyal
medyada fotoğrafın orjinali ile montajlı hali yan yana
yayınlanıverdi. Peki Kuzu Hoca ne yaptı dersiniz? Önce fotoğrafı
sildi sonra da işi şu şekilde pişkinliğe vurdu:
-Yeteri kadar kaldı ve amaç hasıl oldu. Hep onlar mı uyduracak
biraz da biz uyduralım!..
Onlar kimdi bilmiyorum ama Kuzu Hoca’nın Fetullah Efendiyle samimi
fotoğraflarını, çete lideriyle aynı masada yemek yediğini biliyorum
mesela…
-Üstelik o fotoğraflar montaj da değil!..
Neyse, tüm bu çabaları da sonuç vermedi Hoca’nın, kabinede yine yer
alamadı! Yanaşmanın biri “olsun be hocam” diye mesaj atınca, koca
anayasa profesörü hesabından şu yanıtı verdi:
-Siyasetin adaleti yok. Ne yapalım Allah’a havale ediyorum!
O kadar oturmuştu yüreğine yani… Bir gazetecinin “Hakkaten
siyasetin adaleti yok, bakanlık uğruna trollük de yapsan yine
nafile” dokundurmasına pek içerleyen Kuzu, şu yanıtı verdi:
-Bakanlık uğruna değil, hiçbir şey uğruna inanmadığımı yapmadım. 15
yıl siyasi geçmişim var, lekem yok. Biraz adam olun adam…
Pek inandırıcı olmadı! Ne kadar istediğinizi cümle alem biliyordu…
Biliyordu da:
-Değer miydi be Kuzu Hoca?!