İnsan denilen yaratık zırcahil, ancak bunun farkındaysa zararı
yalnızca kendisinedir…
Aynı insan dibine dek cahil, ancak bunun farkında değilse, zararı
kendisiyle birlikte çevresine de bulaşır…
Hele bir de hem cahil, hem bunu bir meziyetmiş gibi satıyor,
üzerine toplum mühendisliğine öykünüyor, kanaat önderliğine
soyunuyorsa işte o zaman tüm toplumu zehirliyor demektir!..
Bu yazıdaki örnek şahsiyet “Derin Tarih” isimli bir dergi
müsveddesinin genel yayın yönetmenliğini yapan, “Özel Tarih” adı
altında Cumhuriyete ve Büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürk'e
hiçbir belgeye, bilgiye dayanmadan en aşağılık iftiraları sıvamaya
kalkışan Mustafa Armağan isimli gericidir… Derginin son sayısına
Latife Hanım'ın fotoğrafını koyup, üst başlığa “81 yıldır gizlenen
mektubu” sözlerini yamayıp, altına da onun ağzından şöyle bir
başlık atmıştır örneğin:
-Kemal Paşa çakma Napolyon'dur!..
Savcılık sormuştur doğal olarak “hani bunun belgesi?” diye… Bilin
bakalım ne yanıt vermiştir?..
-Latife Hanım'ın mektubunun aslı ya da fotokopisi elimde
yoktur…
Bu tiplerin ahlak anlayışının tamamı bu kadar ne yazık ki!..
“VAHDETTİN DİRENDİĞİ İÇİN HAİN İLAN EDİLDİ!”
Hakkında iddianame hazırlanan ve 4.5 yıla kadar hapsi istenen bu
müfteri, son olarak Yeşilay Dergisi'nin Mayıs sayısında kustu
hezeyanlarını…
Cumhurbaşkanı'nın başyazısının da yer aldığı dergide yayınlanan
röportajında hem Kurtuluş Savaşı'na hem de Cumhuriyet'in kuruluşuna
dil uzattı. Önce yalanlarını sıralayayım:
-Osmanlısızlaştırma ve İslamsızlaştırılma dediğim iki kavramla
özetleyebileceğim bir süreci başlatacak yöntemle anlaşmak istediler
İngiliz ve Fransızlarla… Osmanlı dili, alfabesi kaldırıldı. Bunlar,
İslam'la bağın kesilmesine yönelik taleplerdi. Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurulmasına ancak böyle izin verilebilirdi. Sultan
Vahdettin buna direndiği için hain ilan edildi… Böylece Lozan
Antlaşması'nı 1923'te imzalanmasına karşın, ancak hilafet
kaldırıldıktan sonra Avam Kamarası'nda imzalandı…