Şahane doğanın kucağında eğlenirlerken keçilerini otlatan küçük
bir çobanla karşılaştılar; yanlarına davet edip çay ikram ettiler,
ismini sordular. Küçük çoban ürkek bir sesle yanıt verdi:
–Hüseyin…
Öğretmenlerden biri yanındaki
gazeteyi uzatıp “Okuma yazma biliyor musun, bunu okuyabilir
misin?” diye sordu.. O tarihlerde okuma yazma bilenlerin
sayısı o kadar azdı ki, okuma öğrenenlerin diplomaları bizzat
valiler tarafından imzalanmaktaydı!.. Küçük Hüseyin okuma bilmediği
için gazeteyi almayı kabul etmeyince öğretmen bu kez yaşını ve
neden okula gitmediğini sordu.. Yanıt hazindi:
–Yaşım 12… 3 yaşında annemi, geçen yıl da babamı
kaybettim!..
Talihsiz çocuğun aslında çok zeki olduğunu
fark eden öğretmenler mutlaka okumasını tembihlediler… Hüseyin,
öğretmenlerin verdiği desteğin yarattığı heyecanla Denizli’de
parasız yatılı okuluna kaydoldu..