Aşkolsun Kemal Bey, yine yaptınız yapacağınızı…
Genel başkanlıkta geçen 8 yıl içinde kendinizi nasıl geliştirdiğiniz hatta aştığınız, yaptığınız işlerden, verdiğiniz kararlardan, ülkenin kurucu partisini soktuğunuz yeni yoldan gayet iyi anlaşılıyordu ama, şu gerçekleştirdiğiniz son “Altın vuruş” hepsini geride bıraktı!.. Siyasetin arka yollarını, adam yeme sanatını, partinin geçmişiyle ilişkilerini bi güzel koparma harekatını o kadar maharetle, o denli başarıyla özümsemiş, içselleştirmişsiniz ki hayran olmamak elde değil!.. Artık göğsünüzü gere gere, tabii ki yakın çevrenize “gönlünüzdeki oluşuma” yalnızca bir adım kaldığını söyleyebilirsiniz:
-Yeni CHP, bir diğer deyişle liberal sağ CHP!..
Seçtiğiniz zamanlama mükemmeldi doğrusu; önce 15’ler harekatı, hemen ardından “Millet İttifakı” ile toplumda hem heyecan, hem umut yarattınız… Ancak son atağınız şahaneydi; “Ekmeleddin faciası” sonrası bunalıma giren, üzerine ölü toprağı serpilmişçesine umutsuzluğa, hüzne gark olan CHP tabanına, kendi içlerinden birini aday göstererek müthiş prim yaptınız.
Gerçi o da pek gönlünüzden geçen bir hareket değildi zannımca; uzunca bir süre kapı arkalarında “Abdullah Gül oyunu” oynadınız ancak sonu gelmedi, gelemedi… Hem parti içinden büyük tepki oldu hem de ittifak kuracağınız partilerden biri bu teklife asla yanaşmadı!.. Mecburen parti içine döndünüz ve “bir taşla iki değil çok kuş” vurma formülünü geliştirdiniz… Neydi peki bu “çok kuş” formülü? Gayet basit:
-Ver tabanın istediğini, yarat coşkuyu, gönder istemediklerini, yarat YCHP’yi!..
-CHP adayı Muharrem İnce’yi halk çok sevdi!..
Performansına, söylediklerine, tarzına bayıldı!.. Milletvekilliği süreci...