Ümit Zileli Sözcü Gazetesi

Bu iddianamenin “Kumpas iddianamelerinden” farkı yok!..

Önceki gün, 24 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu Lozan Antlaşması’nın 94’üncü yıldönümüydü… 24 Temmuz, aynı zamanda Gazeteciler ve Basın Bayramı’nın...

26 Temmuz 2017 | 463 okunma

Önceki gün, 24 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu Lozan Antlaşması’nın 94’üncü yıldönümüydü…
24 Temmuz, aynı zamanda Gazeteciler ve Basın Bayramı’nın kutlandığı gündü… Ve aynı gün, 9 aydır tutuklu olarak, önce iddianameyi sonra da mahkeme gününü bekleyen 17 Cumhuriyet yöneticisi, yazarı ve çalışanının ilk dava günüydü…
Arkadaşlarımız, iddianamenin sefaleti ve dava sürecine geçmeden önce muhterem medyamızın sefaletinden söz etmek istiyorum!.. Dün gazetelerin tümünü taradım; Cumhuriyet, Sözcü, Korkusuz, Hürriyet, Posta, Birgün, Daily News, Yeniçağ, Yeni Asya gazeteleri dışında tüm yanaşma medya(TV’leri dahil), Aydınlık, Milliyet ve Vatan gazetelerinin birinci sayfalarında bu davayla ilgili tek satır yoktu!..
-Bir gazeteci olarak yüzüm kızardı, utandım!..
Sonra kendime kızdım; “tıyneti belli olandan bir şey umulur mu” dedim, geçtim… Hakkını yemeyeyim; Sabah gazetesinde son anda fark ettiğim minnacık bir haber vardı:
-Cumhuriyet davasında medyaya çirkin taciz!..
Konu neydi peki? Yanaşma TV’lerden biri adliye önünde canlı yayın yaparken, muhabir, yargılanan gazeteciler için “Vatan haini” anonsu yapmış, orada bulunan DİSK yöneticileri “bu ne terbiyesizlik, ayıptır” şeklinde tepki göstermişlerdi,
-“taciz” dedikleri buydu işte..

Evet, Cumhuriyet davası başladı…
Üstelik çok trajik başladı! Aylardır 9 yaşındaki oğlu Erdem’le hasret gideremeyen Kadri Gürsel, dava öncesi çocuğuna sarılmak istedi. Ancak önünde kapı gibi bir jandarma komutanı vardı; baba oğulun sarılmasına izin vermedi… 9 yaşındaki bir çocuğun, aylardır babasının kokusuna hasret kalan küçücük bir çocuğun gözyaşları da asla etkilemedi komutanı, “yasak” dedi geçti!.. İzleyenlerin vicdanı kanadı; sevgili Kanat Atkaya’nın Hürriyet’teki köşesinde yazdığı şu satırlar da tarihe kazındı:
-O anı vicdanımıza kazıdık, bir yumruk gibi yerleştirdik boğazımıza..
Mahkeme bana sorarsanız ilk celsede bitti! Zaten FETÖ davasında iki kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan bir savcı tarafından hazırlanan iddianame, daha ilk dakikadan itibaren tel tel döküldü!..
Mesela Kadri Gürsel’i ele alalım: 112 FETÖ’cü ile ilişkisi olduğu iddiası daha ilk dakikalarda çürütüldü! 85 tek taraflı SMS, 17 tek taraflı arama yapıldığı, Gürsel’in yanıt bile vermediği ortaya çıktı, iyi mi!.. Görüştüğü iddia edilen ByLock’çu sayısı ise yalnızca 5 kişi… Bir gazetecinin kendisini arayanlarda ByLock olduğunu bilmesi için önce Nostradamus türü kahin olması gerekiyor zannımca!.. Ayrıca ne vakıfla, ne yönetim kuruluyla ilgisi olmadığını da nal gibi belgelerle ispatladı. Yayın danışmanlığında geçen süresi ise yalnızca 34 gün!..
-Kısacası, “iyi saatte olsunlar” bir gazeteciyi yemeyi kafaya koymuşlar, kılıfını hazırlamışlardı!..

Gelelim işin kara-komedi safhalarına…
Neresinden baksanız 30 yıllık arkadaşım Musa Kart, savunmasında yine mizahın zirvelerinde gezindi… Bakın 9 ay sonra ne dedi Musa:
-3 günlük bir Bodrum tatili için herkesin bildiği bir seyahat şirketini aramıştım. Bu arama FETÖ ile bağlantılı sayılmış, Sonuç; Bodrum’da deniz manzaralı odada 3 günlük tatil yerine, Silivri’de beton hücrede 9 ay!..
Hay sen çok yaşayasın koca karikatürist!.. İşte ülkenin önde gelen yazarlarını, mizahçılarını, edebiyatçılarını 9 ay yok yere yatırıp, sonunda ortaya çıkan iddianame bu!.. Zaten davayı izlemeye bile gerek yok; iddianameye göz attığınız an kendinizi birden yıllar öncesine, Ergenekon, Balyoz, Casusluk kumpaslarına ışınlanmış hissediyorsunuz!.. “Peki bu iddianamede hiç mi delil yok kardeşim!” diye soracak olursanız yanıtım da hazır:
-Valla ben bulamadım! Bi de siz bakın, bulursanız bana da haber verin!..
Haa, bazı gazeteci müsveddelerinin ihbar niyetine yazdıklarından, bazı gizli tanık kılıklı bademlerin iftiralarından söz ediyorsak, kumpas zamanlarından hiçbir farkı yok!.. Aynı karanlık adamlar, aynı kurgulanmış iftiralar!..
Son olarak şunu söyleyeyim, biz eski Cumhuriyetçilerle yeni yönetim arasındaki fikir ayrılıkları ve dava konusunun bu komedya ile uzaktan yakından alakası yok… Gazeteyi çizgisinden saptırdıkları, kötü gazete yaptıkları, 94 yıllık çınarı zavallı konuma düşürdükleri ile ilgili görüş ve suçlamalarımız saklıdır. Şu anda yargılanan arkadaşlarımızın ezici çoğunluğunun ise bu konuyla hiçbir ilgisi yoktur!..
-İlgisi olanlarla ise gazetecilik normları içinde hesaplaşırız. Mahkeme heyeti ise okuyucudur!..

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ayasofya’da namaz Lozan’da yasak!.. 25 Temmuz 2020 | 1.947 Okunma Bağımsızlık gününde Ayasofya daveti!.. 24 Temmuz 2020 | 349 Okunma Tertemiz sosyal medya pirüpak iktidar!.. 23 Temmuz 2020 | 186 Okunma “Tayyip Bey bundan sonra daha açık oynayacak!” 22 Temmuz 2020 | 764 Okunma Cezaevi ve hükümlü tutuklu cenneti güzel memleketim!.. 21 Temmuz 2020 | 205 Okunma