Gazetem KORKUSUZ’un dün göbekten verdiği fotoğraf, iktidarın yıllardır allayıp pullayarak satışını yaptığı ekonomimizin ulaştığı son noktayı, birilerinin önüne hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak denli ağır bir şekilde koyuyordu:
-Tarlasını kara sabanla süren çiftçi!..
Kara saban, Cumhuriyetin kuruluşundan kısa süre sonra tarihe havale edilmiş, tarlalar traktörle tanışmıştı… O traktörlerin sürdüğü tarlaların verdiği ürünün bereketi, Türkiye’yi dünyanın “kendi kendine yeten 7 ülkesinden biri” konumuna yükseltmişti!..
Yaklaşık yüzyıl sonra, neredeyse 6 liraya ulaşan mazot fiyatlarıyla beli iyice bükülen çiftçi, çareyi kara sabanda buldu!.. Üstelik artık büyükbaş hayvan da yurtdışından ithal edilir olduğu için sabanı atla sürmeye başladı!..
Türkiye zaten kendi kendine yeten bir ülke olmaya artık çok uzak! Buğdayı da, mercimeği de hatta samanı bile yurtdışından ithal eden bir zavallı ülke konumuna geriledi, geriletildi ne yazık ki!..
Çiftçi, işçi, emekçi, esnaf, işadamı, kısacası tüm ülke kan ağlıyor… Açlık ve yoksulluk sınırı ülkenin neredeyse yarısını inim inim inletiyor…
-İktidar ise hâlâ şeker fabrikalarını satmanın derdinde!..
Daha üç gün önce Maliye Bakanı Mehmet Şimşek itiraf gibi bir açıklama yaparak şirketleri “dövizle borçlanma” konusunda uyardı, dövizle borçlanmaya yasak getirileceği mesajını verdi!..
Nasıl vermesin; Euro 5 liraya, dolar 4 liraya ulaştı. Döviz borcunun yüzde 84’ünü 2118 şirket oluşturuyor!.. Türk lirası tam anlamıyla yerlerde sürünüyor!.. Şimşek bir taraftan “ekonomi çok iyi gidiyor” masalı anlatırken, diğer yandan “Türkiye’nin de kırılganlıkları var. Tasarrufları yetersiz. Geliriniz hangi para cinsindense borçlanmanız da aynı...