Merve Demirel türbanlı bir üniversite
öğrencisi, 21 yaşında…
Ankara’da 16 Şubat günü, TAYAD’ın tutuklu avukatların serbest
bırakılması talebiyle her cumartesi günü yaptığı eyleme katıldı. Üç
kişiyle birlikte yaptıkları basın açıklaması başlar başlamaz polis
müdahale etti ve hepsi gözaltına alındı…
Buraya kadar doğaldı; canım ülkemde bireyin anayasal hakkı olan
yürüyüş, açıklama yapma gibi hakları özellikle bu iktidar döneminde
tamamen askıya alınmış olduğu için, bu tür gözaltılar hiç de
şaşırtıcı değildi…
Merve, sürüklenerek, çekiştirilerek, ittirilerek polis otobüsüne
doğru götürülürken, hemen arkasındaki sivil polisin elle cinsel
tacizine maruz kaldı… Ancak, “Allah’ın sopası yok”
sözünün ne kadar doğru olduğunu gösteren bir mucize gerçekleşti ve
bu çirkin taciz bir gazetecinin fotoğraf makinesine yakalandı, o da
deklanşöre defalarca bastı..
-Ortaya, birbiri ardına çekilmiş tabak gibi bir cinsel
taciz fotoğraf dizisi çıkmıştı!..
Olay, kamuoyunda
büyük yankı yarattı tabii… Serbest bırakılan kızcağız Artı Gerçek
muhabiri Derya Okatan’a yaptığı açıklamada
polisin tacizini “işkence” olarak niteleyip aynen
şöyle dedi:
-İşkence sadece fiziksel zarar değildir, bu da bir
işkencedir!..
Ancak daha sonra söyledikleri adeta ders
niteliğindeydi:
-Polisin haysiyetsizce yaptığı muamelenin yarattığı utanç
kesinlikle kendisine aittir. Bu utanç bana yüklenemez.
Haysiyetsizleştirilen, itibarsızlaştırılan ben değilim, tacizci
polistir!..
AKP iktidarının “28 Şubat
sürecinden” sonra başörtülü kadınların çok rahat
yaşayabileceklerini söylediğini hatırlatan Merve Demirel,
yaşadıklarından sonra AKP’nin başörtü siyasetinin ikiyüzlülüğünün
iyice ortaya çıktığını da söyledi…
...