Cumhuriyet tarihinin en alçakça kumpası Ergenekon’da sona
gelindi…
Bugün dava savcısının “böyle bir örgüt yoktur”
dediği Ergenekon davasında karar açıklanacak. 18 kişinin yaşamını
yitirdiği, birçok kişinin onulmaz hastalıklara yakalandığı,
yurtseverlerin yıllarca zindanda tutulduğu, ailelerin, çocukların
perişan olduğu bu dava sonunda tarihin utanç sayfalarındaki yerini
alacak; tabii, yurtsever kahramanların direnişi, haklılığı da beyaz
sayfalarda “ibret vesikası” olarak gelecek
nesillere aktarılacak…
-Bir de “utanmaz işbirlikçi kalem erbabı” var
tabii!..
Onların bir bölümünün, henüz işin başında,
daha iddianame bile ortada yokken, “kumpasın
silahşorları” olarak yaptıkları, yazdıkları, söyledikleri
var… Onlar hakkında 2009’un Şubat ayında yazdığım yazıyı paylaşmak
istedim; unutulduklarını düşünmesinler, isimlerinin asla
unutulmayacağını, tarihin en rezil sayfalarında yerlerinin hazır
olduğunu bilsinler diye!..
-Biraz olsun utanırlar mı, vicdanları sızlar mı acaba? Hiç
sanmıyorum ama bilinmez!..
Hedefte bu kez kimler vardı?. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, ordu komutanlığı yapmış emekli generaller, muvazzaf ve emekli subaylar yani ordu, aralarında YÖK’ü 8 yıl yönetmiş bir profesörün de bulunduğu bilim insanları yani üniversite ve “hukuk abidesi” kimliği ile ülkenin en saygın hukukçularının başında gelen Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı yani yargı… Sonra ne oldu?
– Hemen tümü serbest bırakıldı!..
Taktik, diğer dalgaların tıpkı basımı gibiydi; ülkenin yurtsever, saygın isimlerini alırsın, yanlarına da bir, iki “kirlenmiş” ismi eklersin, al sana operasyon!.. Eski İçişleri Bakanı, emniyet teşkilatının efsaneleşmiş is...