Tunceli Pertek doğumluydu…
Henüz 32 yaşında, 9 çocuklu fakir bir ailenin evladıydı… Çok zor
şartlarda okumuştu… Okula gidebilmek için inşaatlarda, tarımda
çalışmış, parasızlıktan sınıf atlayamadığı yıllar olmuş, sonunda
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Sınıf öğretmenliği bölümünü
bitirmeyi başarmıştı…
Hayata tutunabilmek, belki bir aile kurabilmek, kısacası
“başardım” diyebilmek için son bir adım
kalmıştı:
-Öğretmen olarak atanmak!..
Neresi olursa
olsun, isterse cehennemin dibi olsun fark etmeyecekti;
öğrendiklerini öğretebileceği çocukların olduğu bir sınıf yetecekti
ona… Ama olmadı, o son adım bir türlü gerçekleşmedi, ataması bir
türlü yapılmadı… Bir de üstüne yalnız, yapayalnız kalmıştı, etrafta
insan kaynaşırken…
14 Ekim Pazar… Saat 18.10… Ersin Turhan, sosyal
medya hesabından şu iç parçalayan mesajı attı dünyaya:
-Geçip karşıma pis pis sırıtma hayat… Ben sana yenilmedim.
Sevdiklerim diz çöktürttü senin önünde bana… O yüzden kalkamıyorum.
Ama şimdi sus, güneşi çek üzerimden. Gözlerimi alıyor, uyuyamıyorum
ve sustur şu başımda öten kuşları. Sessizlik… Biraz huzura
ihtiyacım var. Sonsuz bir uykuya hasretim. Ve asla sevinme ilk
rauntta nakavt ettim diye… İkinci raunt Azrail ile, hadi zamanı
geldi. Ertelemenin anlamı yok… Yenilenin canı
cehenneme…
Ersin kararını vermişti bir kere,
“yapma!”, “yazık etme kendine!” mesajlarına dönüp
bakmadı bile… Saat 21.09’da son mesajını attı:
-Sabah beni bir ağaçta asılı bulacaklar… Önce yalandan
ağlayıp, sonra unutacak herkes…
Dediği gibi oldu; Ersin
Turhan’ın Gazi Kent Ormanı’nda bir ağaca asılı buldular
bedenini…
Eğer genç bir muhabirin, Evrensel’den Hasret
Gültekin