Türk’ün ateşle imtihanı, milli mücadele büyük bir zaferle
İzmir’de sonlanmıştı…
Gazi Mustafa Kemal, zaferin baş mimarı olarak
halkın büyük sevgi ve saygısını kazanmıştı… Ancak zaferin ardından
İsmet Paşa’ya söylediği şu sözler daha işin
başında olunduğunu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde işaret
ediyordu:
-Asıl büyük savaş şimdi başlıyor!..
Çok
haklıydı! öncelikle dünyada bu zaferin devamı geleceğine, yeni bir
ülke inşa edileceğine hemen hiç kimse inanmıyor, tüm planlar çöküş
üzerine yapılıyordu… Çok daha vahimi, TBMM’de de aynı kafada
olan, Büyük Devrimciden haz etmeyen, saltanata ve halifeliğe bağlı
çok sayıda kişi bulunuyordu… Falih Rıfkı Atay
“Çankaya” isimli eserinde bu nefreti şöyle anlatır:
“İlk Meclis’ten bir dostum, Muhiddin Baha anlatmıştı; İzmir
alınmış, hepsi sevinçten çılgına dönmüş, bir ara ellerini yıkamaya
gittiğinde asık suratlı bir milletvekili görmüş, Mustafa Kemal
muhaliflerinden biri:
-Yahu nedir bu halin?
diye sormuş. Öteki dudaklarını ısırarak:
-Ne
var sanki? Nasıl olsa İzmir’i bize vereceklerdi. Nesini büyütüp
duruyorsunuz? diye çıkıştıktan sonra çıkışmış da!. Ardından da
eklemiş:
-Yunanlılardan kurtulduk. Bakalım
Mustafa Kemal’den nasıl kurtulacağız!..”
Birinci
Meclis’te, İkinci Grup olarak bilinen, saltanatçısından, gerici
yobazına, Envercisinden mandacısına, tek ortak
noktaları Mustafa Kemal karşıtlığı olan muhalifler Türkiye
Cumhuriyeti’ne giden yolu tıkamak, yapılanları engellemek için var
güçleriyle mücadele ediyorlardı!.. Mustafa Kemal ise işlerin böyle
yürümeyeceğini, ilk genel seçimin yapılarak yeni bir meclis
oluşturulması gerektiğini yakın çevresine anlatıyordu…
Böyle bir gelişmenin olacağının, tasfiye edileceklerinin farkında
olan ikinci grup ileri gelenleri, “baskın
basanındır!”