Hayat dayatmaz…
Hayat yaşanır!.. Ve
her hayat, yaşayanın tercihlerine, yaptığı seçimlere göre yaşanır…
Bir sürüngen, bir parya gibi yaşamak da, onurlu, başı dik yaşamak
da, seçimini teslim olmaktan yana yapmak da, her şeye karşın
direnmek de tamamen insanın elindedir…
-Hayat,
bu tercih ve seçimlere hiç karışmaz!..
Hayat,
her insanın değişik biçimlerde kullandığı ya da kullanıldığı bir
süreçtir yalnızca… Korkaklığın, haysiyetsizliğin, gücün karşısında
yaltaklanmanın, ruhuna varıncaya kadar her şeyini kiralamanın sonra
da geçmişinden utanmanın, bu utancın yarattığı dayanılmaz hırs ve
kompleksle herkesin aynı kirli hayata bulaşmasını istemenin,
hayatın dayatması ile uzaktan yakından ilgisi
yoktur!..
Kirli bir yaşamın hayatla olan
ilgisi, yaşadığı hayatı kirletenlerin, her türlü servete, her
türden şöhrete karşın aslında çok yoksul, çok acınacak bir hayat
sürmesidir… Ve ancak bu denli yoksul hayatlar, geçmişe, yaşanılan
başka hayatlara, ardında ışıldayan bir isim bırakarak hayattan
ayrılanlara, hiç bitmeyecek, hep çoğalacak öfkeler
besleyebilir…
Hayat herkes için başlar ve
biter… Aradaki boşluğu her insan kendi çapına,
tıynetine göre doldurur…
Kimi, insanlık
tarihine bir çentik atarak, ışıl ışıl
gider…
Kimi ise, “kayıp bir hayat” olarak
gider…
–Hayat, yalnızca tanıktır!..
—————– Tıpkı uzun yıllardır yaşadığımız ve
tanıklığımızı çok önceden, yukarıda olduğu gibi kayda geçirdiğimiz
üzere:
2018’de “ışıldayan hayatlar” ile
“kayıp hayatlar” arasında kıyasıya bir mücadele ile geçecek…
Binlerce yılın öğrettiği gibi; insanlık tarihine çentik
atanlar ne pahasına olursa mutlaka kazanacak, güneşli günleri hak
edecek…
-Tarih Baba’nın d...