İslamiyet yaklaşık 15 asırlık bir din…
Kutsal kitap Kuran'da yazıldığı üzere de yeryüzüne gönderilen
son din… İlk önceleri her şey basit ve sade idi… Tanrı'nın Elçisi,
İslam'ın Peygamberi Hz.
Muhammed'e Kur'an sayfaları, sureler iniyor,
peygamber Sahabelerden görevli kişilere anlatıyor, onlar
ezberliyor, ahaliye aktarılıyordu…
Hz. Osman'ın halifeliği sırasında artık
Tanrı'nın emirlerini içeren Kuran'ın kitaplaştırılmasının
gerekliliği ortaya çıktı ve bu yerine getirildi. İslam geliştikçe,
yayıldıkça, mezheplere ayrılmaya başlayınca dinin farklı yorumları,
Hz. Muhammed'in sözlerinin farklı anlamları ortaya atılmaya
başlandı. Öyle ki, İslam peygamberinin hadislerinin 1.5
milyon olduğunu iddia edenler bile ortaya çıktı. Hurafeler dinin
emrettiği şeylerin bile üzerine çıktı.
Yüzyıllar
geçtikçe “Bid'at” denilen,
adette ve ibadette sonradan uydurulan şekil ve tarz farklılığı,
İslamiyet'i tarikatların, şeyhlerin, şıhların, kerameti kendinden
menkul mürşidlerin işgal etmesine, mürit sıfatı takılan
toplulukları kontrol etmesine, gerçek dinden uzaklaştırmasına hatta
koparmasına yol açtı!.. Bu durum İslam alimleri arasında hiç
bitmeyecek bir tartışmayı da beraberinde getirdi:
-İçtihad Kapısı'nı açmak yani İslam'ı hurafelerden,
Bid'at'tan kurtarmak!
Ancak İslam
alimleri “Müçtehid” yani
içtihadı yapabilecek “Büyük İslam
Alimi”konusunda bir türlü anlaşamadı!.. İçtihad
Kapısı'nın kapalı olduğunu iddia edenler bile çıktı. Yanlış
hatırlamıyorsam, Suudi
Kralı Faysal'ın, bu konuda bir
açılım yapmak istediği için bizzat yeğeni tarafından sarayında
öldürüldüğü de iddia edilmişti…
-Yani konu epey netameliydi!..