Daha geçen hafta tüm çıplaklığı ile anlatmıştım…
Bu köşede “Bir ülkeyi göz göre göre öldürmek”
başlığı altında Kanadalı Alamos Gold şirketinin Kaz Dağları’na
“içerden aldığı destek” ile nasıl çöreklendiğini,
tamamı kendisine ait taşeron şirket Doğu Biga Madencilik eliyle bu
iktidardan nasıl 865 milyon TL teşvik aldığını, tüm operasyonun
nasıl yalanlar üzerine kurulu olduğunu bir bir paylaşmıştım
sizlerle…
Alamos Gold’un terbiyesiz patronu John
McCluskey’in Türkler için söylediği utanmaz cümleyi de
hatırlatayım:
–Yabancı işçi çalıştırmıyoruz, çünkü Türkler taş taşımakta
çok iyiler!..
Aslında epey eksik bırakmışım!.. Ayrıca o
günden bugüne epey gelişme de oldu… Örneğin on binlerce insan Kaz
Dağları’nda buluşarak kesilen 195 bin ağacı, yaratılan çevre
felaketini protesto etti; o yörenin insanlarıyla birlikte
“Vicdan Nöbeti” başlatıldı…
Bu arada Kirazlı’da altın madeni ile ilgili hukuki süreçte,
mahkemenin bilirkişi raporunu baz aldığı, ancak sunulan bilirkişi
raporunda yer alan imzaların şaibeli olduğu iddia edildi, iyi
mi!..
CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer
Karaca’nın verdiği bilgiye göre, Çanakkale Belediyesi tarafından
açılan dava, bilirkişi raporuna dayanılarak reddedildi… Temyiz
talebi de Danıştay 6. Dairesi tarafından reddedildi… Sonra ne oldu
peki?.. O bilirkişi raporunu veren heyette yer alan, imzası bulunan
Prof. Dr. Turan Karadeniz’in bu raporda yer alan
imzasının kendi imzasına hiç benzemediği görüldü!..
–Sanırım bu konu epey baş ağrıtacak!..
–Kirazlı, Ağı Dağı ve Çamyurt!..
Üçü de Kaz Dağları’nda, üçü de Çanakkale sınırları içinde!.. Yani Kirazlı daha başlangıç!.....