Olağanüstü hal ile yönetilmeye alıştık, alıştırıldık, ne yazık
ki!..
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, darbe girişiminin olduğu gün sabaha karşı
İstanbul Havaalanı’nda “bu bize Allah’ın bir lütfudur!” dedikten
yalnızca beş gün sonra 20 Temmuz’da getirilen OHAl, o günden beri
aralıksız sürüyor.
Bu sürede kaç tane Kanun Hükmünde Kararname çıkarıldı, kaç insan
FETÖ’cü suçlamasıyla ihraç edildi, tutuklanıp hapse atıldı, inanın
tam rakamı bilmiyorum. Ama akademisyeninden, bürokratına,
öğretmenine, memuruna “arada kaynatılan”, FETÖ ile uzaktan,
yakından ilişkisi olamayacak, günahı yalnızca “muhalif” olmak olan
çok ama çok sayıda insan biliyorum!..
ABD’de 1950’lerin başında bağnaz ve ahlaksız bir Cumhuriyetçi
Senatörün, McCarthy’nin, o yılların en büyük kabusu olan “Komünizm
tehlikesini” kullanarak terör estirdiği yıllarda milyonlarca kişi
korkudan susmuş, insanların hayatlarının mahvedilmesine seyirci
kalmıştı!.. McCarthy bugün ABD’de lanetle anılıyor, tüm yalanlar,
tüm sahtecilikler ve ahlaksızlıklar ortaya çıktı; ancak o günlerin
kabus dolu, lanetli günleri yaşayanların yanına kar kaldı ne yazık
ki!..
-Aynı “cadı avı”
süreci neredeyse
70 yıl sonra
Türkiye’de de yaşanıyor mu? Bu sorunun yanıtını elinizi vicdanınıza
koyarak
düşünün lütfen…
Eski danışmanın kabusu andıran öngörüleri!..
Benim, sizin öngörülerimizi, yorumlarımızı bu köşede her zaman
tartışabilir, anlatabiliriz, sürekli yaptığımız gibi…
Ancak karşı taraftan, üstelik bir zamanların güçlü adamlarının yanı
başında yer almış, “liberal” etiketli eski danışmanlardan, geleceğe
dair hem de hiç hoş olmayan tahminler okumak, “Yeni Türkiye” nin ne
anlama geldiğini iyice anlamak açısından pek yararlı, aynı zamanda
pek de acıklı oluyor!..
Etyen Mahçupyan adını çoğunuzun bildiğine eminim. Ahmet Davutoğlu
Başbakan koltuğuna oturduğunda onun danışmanı olarak görev
yapmıştı. Şimdi de Davutoğlu’na yakınlığıyla bilinen Karar
gazetesinde yazıyor… Bu arkadaş, bu gazetedeki köşesinde şöyle bir
yorumda bulundu:
-Gerçekçi olmak gerekirse OHAL’in en az 6 kez daha uzatılacağını
bugünden biliyoruz.
Diğer bir deyişle, en az 2019 yerel seçimleri sonrasına dek!..
Mahçupyan, böyle bir düzenin düpedüz “Faşizm” olduğunu tabii ki
dile getirmemiş, ama “OHAL bağımlılığı” başlıklı yazısında nasıl
bir düzene doğru evrildiğimizi gayet anlaşılır şekilde irdelemiş…
Mesela şöyle demiş.
-Yerel seçimde Ak Parti başarılı olamazsa OHAL’ler silsilesinin
daha da uzayacağından emin olabiliriz…
Bunu değiştirecek iki ihtimalin olduğunu yazan Mahçupyan, özellikle
şu ihtimale dikkat çekmiş:
-Eğer Cumhurbaşkanlığı seçimi yerel
seçimlerin önüne
alınır ve Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı olursa belki olağanüstü
halin bittiğine kanaat getirilebilir!..
O da belki!.. Bir “Tek adam” rejimine doğru dörtnala gidiş, ancak
bu kadar doğru ve güzel şekilde anlatılabilirdi!..
-Umarım başta ana muhalefet, muhalif kesimler de okumuş, üstüne
düşünmeye başlamıştır!..