Gelin, önce dünyanın iki ucundan iki haberi karşılaştıralım…
Birinci haber Avustralya’dan… Ron McCartney 17
yıldır kanserle mücadele ediyordu… geçtiğimiz günlerde durumu iyice
kötüleşti, yaşamından iyice umut kesilince ambulans çağrıldı,
hastaneye doğru yola çıkıldı. Sağlık görevlisi hastanın iki gündür
bir şey yemediğini öğrenince MacCartney’e canının ne çektiğini
sordu. yanıt hüzünlüydü:
-Sundea (dondurma!)
Ambulans hastane yolunda
bir dondurmacıda durdu, McCartney’in istediği dondurma alındı ve o
da iştahla yedi… Ambulans hastaneye ulaştıktan bir süre sonra da
öldü!.. Hastanın karısı ve kızı hastanın son arzusunu yerine
getirdikleri için Kate ve Hannah
adlı görevlilere teşekkür ettiler. Queeesland Ambulans Hizmetleri
görevlileri geçen Kasım ayında da benzer bir jest yaparak son
arzusu okyanusu görmek olan bir kadını, sedyeyle Harvey plajına
götürmüşlerdi!..
–Son derece insancıl değil mi?..
İkinci haber
ise memleketimizden… Mersin’in Tarsus ilçesinde doğum sancıları
başlayan 19 yaşındaki Zehra Aslan, kocası
Hüseyin Aslan tarafından kamyonetle devlet
hastanesine yetiştirildi. Hastane kapısına geldiklerinde genç
kadının doğum sancıları iyice artmış, hatta doğum süreci başlamıştı
bile… Ancak tüm ikazlara, “doğuruyor” çığlıklarına
karşın Zehra Aslan bir süre hastane önünde bekletildi ve ne oldu
dersiniz?
-Bebek hastane kapısında dünyaya
geldi!..
Hüseyin Aslan’ın “Bebek doğuyor,
yetişin” haykırışına koşan sağlık görevlileri, doğan
bebeği hemen aldılar. Anne de ardından hastaneye alındı. Ancak iş
işten geçmiş, işlem tamamlanmıştı!.. Allah’tan anne de bebeği de
bir zarara uğramamıştı…
–Nasıl ilgi, nasıl vicdan ama!..