Asrın liderimiz buyurdu:
–Sabrımızın sonuna geldik!..
Hangi konuda?. Suriye tabii!.. Hangi Suriye mi?. Daha üç ay öncesine dek ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yaptığımız, karşılıklı eşli ziyaretlerde “first lady”lerin nal gibi fotoğraflarını basıp, “Hangisi daha şık” diye papatya falları açtığımız, vizeleri kaldırdığımız, “Kardeşimmm” naraları atıp, kardeş şehirler ilan ettiğimiz, pek sevgili dostumuz Suriye canım!..
İşte bu “sevgili dostumuz”la ilgili artık “sabrının tükendiğini” söyleyen Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, sert tepkiler üzerine gerekçesini de şöyle açıkladı:
–Suriye’de akrabalık ilişkilerimizin de olduğu bir çok kardeşimiz var. Orası aynı zamanda bizim eski bakiyemiz olan bir toprak. Onun için orayı iç işlerimiz olarak görebiliriz. Bu kardeşlerimizin hak ve hukukunu korumak için ne gerekiyorsa yapacağız…
Şimdiii, bu söyleme verilecek çok yanıt olduğu, “özrü kabahatinden büyük” özdeyişine “cuk” oturduğu gerçeğini bi tarafa bırakıp, şu “eski bakiye” meselesine bakalım: